Genetik Mühendisliği ve Genetik Mühendisliği Uygulamaları
Genetik Mühendisliği, Genetik Mühendisliği Hakkında Bilgi
Genler bir organizmanın özelliklerini belirleyen kimyasal
bilgiyi taşır. O halde genler değiştirilerek bir organizmaya istenilen
özellikler kazandırılabilir. İşte genetik mühendisliği, bilim adamlarının
genleri bir organizmadan alıp diğerine aktarmalarına olanak sağlayan bir
teknolojidir. Bu teknoloji, rekombinant DNA ve hücre kültürü gibi pek çok
teknik içerir. Bunlardan en başarılı ve yaygın olan rekombinant DNA tekniği;
özel enzimler kullanarak "gene splicing" de denilen DNA'nın istenilen
bölgesinin kesilip çıkarılması ve kesilen parçanın ligaz enzimi kullanılarak
taşıyıcı bakterinin plazmidine yapıştırılması işlemlerini içerir. Daha sonra
plasmid bakteri içine yerleştirilerek rekombinant DNA'nın normal hücresel aktivitesine
devam etmesi sağlanır.
Biyoteknoloji, pek çok bilimin kesişim yeri; yeni bir ürün
elde edebilmek için kullanılan teknolojiler bütünüdür. Genetik mühendisliği ise
biyoteknolojide kullanılan bu teknolojilerden sadece
biridir. Genetik mühendisliği, genetiği değiştirilmiş organizmalar üretilmesini,
canlıların klonlanmasını sağlarken; biyoteknoloji bu yöntemler sayesinde bitki
ve hayvan ıslahını gerçekleştirebilmektedir.
Genetik mühendisliğinin insanlığa yararları
Bubble Boy, gen mutasyonu sonucu ADA (adenosin deaminaz) eksikliği
ile oluşan bir hastalıktır ve bağışıklık sistemi hücrelerinin yok olmasına
neden olur. Hastalığın tedavisi önceleri, hastalara ADA ve kemik iliği
transplantasyonu ile yapılmaktaydı. Ancak 1990'da kopyalanmış ADA enzimleri
etkisiz hale getirilmiş virüse verildi. Virüs, hastanın T - hücrelerine
yerleşip, çoğaldı.Bu tedavide başarı sağlandı.
Genetik mühendisliğindeki gelişmeler sayesinde hayvandan
insana organ aktarımı gerçekleştirilebilecektir. Bu konuda genetik mühendisleri,
domuzların organlarının insan için daha uygun olması açısından bunlar üzerinde
çalışmalar yapmaktadır. Reddetme reaksiyonları başarılı bir şekilde kontrol
altına alındığı zaman belki de domuzlar ekonomik organ vericileri olacaklardır.
Beyin tümörlerinin öldürülme çalışmalarında da genetik
mühendisliği görev almaktadır. Gen terapisi denilen bir yöntemle, özel bazı
genleri taşıyan tümör hücreleriyle tümörler ortadan kaldırılmaktadır.
Kan yoluyla bulaşan bir virüs olan Hepatit B virüsüne karşı
üretilen ilk aşı, kronik hastaların kanından alınan özel maddelerden elde edilmişti.
Oysa bugün maya hücreleri kullanılarak üretilebilmektedir.
Kara humma, verem, veba, çiçek gibi hastalıklar geçmişte
büyük kitle ölümlerine ya da sakatlıklara neden olmuştur. Günümüzde bu hastalıklar,
uygulanan koruyucu sağlık hizmetleriyle hemen hemen yok edilmiştir.
DNA zincirlerinin kırılması ve farklı DNA parçalarının
birbirine bağlanması sonucu yeni bir DNA molekülü (REKOMBİNANT DNA) elde etme
yöntemi olan rekombinasyon ile büyüme ve insülin hormonu gibi geçmişte çok
pahalı elde edilen maddeler ,bakterilerden elde edilerek çok ucuza
sağlanabilmektedir.
Farklı hücre tiplerine dönüşebilme potansiyeline sahip,
kendisini hızla yenileyebilen hücreler olan kök hücreler tespit edilmiştir. Bu
sayede vücutta ölen ya da hastalanan hücrelerin yerine yeni hücreler ya da
organlar üretilebilecektir. Kök hücrelerde büyüme sınırsızdır.
İngiliz araştırmacıların bulguları, bazı kalıtsal
hastalıkların ortadan kaldırılabileceği sinyallerini vermektedir. Bu bilim
adamları insan spermi ve yumurtasından, zararlı genlerin nasıl ayrılabileceğini
saptadılar. Böylece daha döllenme olayı gerçekleşmeden, döllenmeye katılacak
olan yumurta ve spermin genetik yapısı taranarak, hastalıklı genlerin
değiştirilmesi ve yeni jenerasyonun sağlıklı olabilmesi sağlanabilecektir.
Bir grup bilim adamının, sirke sineği (Drosophila) üzerinde
yaptığı çalışmalar, genlerin değiştirilerek, ömrün uzatılabileceğini
göstermiştir. Sirke sineğinde başarılı olan bu yöntem diğer bazı hayvanlar
üzerinde de denenmektedir.
20.yy'nin sonlarına doğru (1997) Rusya'da ilk yapay insan
derisi üretilmiştir. Böylece yara ya da yanıklar iz kalmadan tedavi edilebilecektir.
Günümüzde kısırlık hemen hemen bir problem olmaktan
çıkmıştır. Gelişen mikroenjeksiyon gibi yöntemlerle çiftlerin bebek sahibi
olması sağlanmaktadır. Keçilerle yapılan
deneylerde normal olarak 20 haftada doğması gereken yavru 17. haftada anneden
alınıp yapay rahim içine konulmuş ve burada gelişimini tamamlaması
sağlanmıştır.
1997 yılında Dr.Wilmut ve ekibi başarıya ulaşan ilk
klonlamayı yapmışlardır. Bunun için bir koyunun meme hücresinden alınan çekirdek,
bir başka koyundan alınmış ve çekirdeği çıkarılmış yumurta hücresine
aktarılmıştır.
Dolly'nin üretimi insanın da kopyalanabileceğinin
göstergesidir. Gen transferi yardımıyla mikroorganizmalardan insan için gerekli
bazı enzimler ve aşılar üretilebilmektedir. Ancak bu olay büyük bir tartışma yaratmıştır.
Şöyle ki; bir taraftan bu yöntemin tedavi olaylarında önemli bir yer teşkil
edeceği savunulurken diğer yandan olayın etik olmayacağı belirtilmektedir. Bu
yöntemle hastalıklı doku ya da organın yerine kopyalama sonucu oluşan canlıdan
alınan doku ya da organ kullanılabilecektir. Çünkü genetik yapıları birbirinin
aynısı olduğu için (tek yumurta ikizleri gibi) herhangi bir problem
yaşanmayacaktır. Ancak dokusu ya da organı alınan kopyalama sonucu oluşmuş
canlının yaşama şansı yoktur. İşte tartışılan olay, bir canlının yaşamını devam
ettirebilmek ya da sağlığını kazandırabilmek için bir başka canlının ölümüne
neden olmanın ne derece ahlaki olduğudur.
Gelişen yeni tekniklerle embriyo, anne karnında ameliyat
edilip sağ-lığına kavuşturulabilmektedir.
Vücuda herhangi bir mikroorganizma verilmesine gerek
kalmaksızın vücudun antikor üretmesi sağlanabilmektedir.
Genetik Mühendisliği |
Genetik Mühendisliğinin Gıda Endüstrisi ve Tarım üzerindeki Etkisi
Dünya nüfusu her geçen gün hızla artmakta, besin kaynakları
ise hızla azalmaktadır. Bu durumda bitkisel ve hayvansal besin kaynaklarının
iyileştirilmesi yönünde yapılması gerekenleri önceki başlıklarımızda inceledik.
Bütün bunların dışında, yapılan çalışmalarla tek hücre proteini
sentezlenmiştir.
Tek hücre proteini alg, bakteri, maya, küf gibi canlıların
çok miktarda üretilip kurutulması sonucu meydana gelen kütledir. Hazır yemek ve
çorbalarda katkı maddesi olarak kullanılmaktadır.
Peynir üretiminde de
biyolojik gelişmeler kendini göstermiştir. Önceleri sadece buzağıların
midesinden elde edilen ve peynir yapımında kullanılan renin enzimi günümüzde
gen transferi yöntemiyle çeşitli mikroorganizmalardan sağlanabilmektedir. - içme
sularının temizliğinde de biyoteknolojik yöntemler ile farklı yeni teknikler
kullanılmaktadır.
Genetiği değiştirilerek kabak, maya, patates, soya
fasulyesi, domates, mısır gibi bitkiler daha dayanıklı ve verimli hale
getirildi. Örneğin soğuğa çok hassas olan domates ve çilek gibi bitkilere dil
balığından izole edilen "anti-freeze" geni aktarıIdı. Ayrıca bakterilerde bulunan ve böcekleri
öldüren toksin geni mısır ve pamuğa verildi. Ağaç kurtları mısır bitkisini
içeriden kemirerek ekinlerin %7'sini yok eder. Genetik mühendisliği yardımıyla
mısır bitkisi hücrelerine böcek zehiri üreten gen nakledildi. Bu sayede ağaç
kurtları zehirlenerek, ortadan kalkar. (Gerçekte, genetik mühendisliği
teknikleri işlenmiş yiyeceklerin % 60'ında kullanılmaktadır.)
Gelişmekte olan ülkelerdeki milyonlarca insan tek yönlü
beslenme nedeniyle vitamin yetersizliği çekmektedir. Taze meyveler yerine pirinç
başlıca besindir. Pirinç ise vitamin A içermez. Bu vitaminin eksikliği ise
çocuklarda en yaygın hastalıklardan biri olan körlüğe yol açar. Genetik
mühendisliği kullanılarak bu pirincin besin değerini arttırmak için kalıtımsal
materyali değiştirilmektedir. Bu sayede pirinçte daha çok vitamin A öncüsü
bulunur.
Cips ve patatesler bünyelerinde çok fazla yağ barındırırlar.
Dolayısıyla oldukça kalorili yiyeceklerdir. Ancak bilim adamlarının patatese
nişasta üretimini arttıran geni başarılı bir şekilde aktarmaları sonucu meydana
gelen değişim, patatesleri kızartıldıkları zaman daha çok nişastalı yapmakta ve
böylece vücuda daha az yağ alınmaktadır.
Genetik Mühdendisliği Uygulamaları |
Gen Mühendisliğinin Çevre Bilimleri açısından yararları
Canlıların yaşadıkları çevreyle olan ilişkilerini
biyolojinin alt bilim dallarından biri olan ekoloji incelemektedir. Geçmiş
yıllarda yaşanan teknolojik gelişme ve sanayi devrimi, günümüzde ekolojik
dengenin bozulmasına neden olmuştur. Bu dengenin yeniden kurulabilmesi için
yapılan başlıca çalışmalar aşağıda verilmiştir.
Şeker kamışı gibi bazı bitkilerden yakıt elde edilmesi
sonucu insanların petrol ihtiyacı karşılanmış olacaktır. Böylece fosil
yakıtlardan çıkan hem havayı hem de asit yağmurları halinde toprağı ve suyu
kirleten bazı kimyasal maddelerden (örn. kükürt bileşikleri) kurtulunacaktır.
Bu konuda ülkemizde yeni yetiştirilen bir bitki olan tatlı sorgundan elde
edilen odun hem yüksek kalorili olmakta hem de çevreye daha az zarar
vermektedir.
Önceki yıllarda tarım zararlılarının yok edilmesinde
kullanılan kimya-sal maddeler, besin zinciri yoluyla aktarılarak canlılara
büyük zarar vermiştir. Oysa bugün zararlı organizmalara karşı başka bir canlı
kullanılarak mücadele edilmektedir (Biyolojik mücadele). Bu sayede zararlılarla
hem daha kolay mücadele edilebilmekte, hem ekonomik açıdan daha az harcama
yapılmakta hem de çevreye zarar verilmemektedir. - Sanayi tesislerinin
artıkları, biyolojik arıtma yöntemiyle temizlenerek çevreye bırakılmaktadır. Bu
sayede su kirliliğinin önüne geçilebilmektedir.
Eskiden tekstil sanayiinde, jeanleri boyamadan önce
kullanılan beyazlatıcıların yıkanması için çok fazla suya ve enerjiye
gereksinim duyuluyordu. Bugün genetiği değiştirilmiş bakteriler kullanılarak bu
beyazlatıcılar nötralize edilir. Böylece su, enerji ve zamandan %10 tasarruf
sağlandığı gibi çevre de korunmuş olur.
Genetik Mühendisliğinin Hayvancılık açısından yararları
Bilim adamları, Kanada dil balığında bulunan
"anti-freeze" genini somon balığına aktardılar. Bu sayede soğukta
kültür balıkçılığı yapılabildi.
Genler, sığır etindeki yağ oranının azaltılmasında
kullanıldı. Ayrıca, hastalıklara karşı koruyucu olan bir gen sığırlara
aktarılarak anti-kor kullanmadan sağlıklı kalabilmeleri sağlandı.
0 comments:
Yorum Gönder