10. Sınıf Tarih Ders Notları

10. Sınıf Tarih Notları 


10.sınıf tarih ders notları yazımız Osmanlı Tarihi genel özellikleri ve siyasi devirlere ayrılmasıyla başlamaktadır. Aşağıdaki yazımız bütün 10.sınıf tarih ders notlarını kapsamaktadır.

Ders notu içerisinden istediğiniz bölümü çalışabilirsiniz.

10. sınıf tarih ders notları yazımıza Türk Tarihi'nin en uzun ömürlü devleti olan Osmanlı Devleti ile başlıyoruz.


OSMANLI TARİHİ (1299 - 1922)

10.sınıf tarih ders notları kuruluş devrine geçmeden önce Osmanlı Devleti'nin genel özelliklerini ve devirlerini inceleyelim.

Genel Özellikleri:

  • Türk tarihinin en uzun ömürlü devletidir.
  • Üç kıtaya yayılan tek Türk devletidir.
  • Gazneliler ve Büyük Selçuklular gibi çok uluslu bir Türk - İslâm İmparatorluğudur.
  • Emevilerden sonra Avrupa’da fetihlerde bulunan ikinci Müslüman devlettir.
  • Egemenlik hakkını elinde bulunduran padişahlar, hukuk kuralları, divan kararlan ve geleneklere saygılı davranmışlardır.
  • Gücün tek elde toplanmasına özen gösterilmiş, şehzadelerin ülke topraklarını parçalamasına izin verilmemiştir.
  • Sağlıklı büyüyebilmek ve saldırıları önlemek amacıyla doğu yönüne de seferler düzenlemiştir. Ancak asıl hedefi ve ilgi alanı Batı olmuştur.
Bu özelliklerin bilinmesi 10.sınıf tarihi açısından faydalı olacaktır. 10.sınıf tarih ders notları yazımıza siyasi devirler ile devam ediyoruz.

Osmanlı Tarihi’nin Siyasi Devrilere Ayrılması

I. Kuruluş Devri (1299 -1453):

Osman Bey’in Söğüt’te uç beyliğini kurmasıyla başlar, Fatih’in İstanbul’u fethine kadar devam eder.

II. Yükselme Devri (1453 -1579):

İstanbul’un fethinden sonra Sokullu’nun ölümüne kadar devam eder.

III. Duraklama Devri (1579 -1683/1699):

Sokullu’nun ölümünden II. Viyana kuşatmasına kadar devam eder. Ardından Karlofça Antlaşması ile gerilemenin başlaması kesinleşir.

IV. Gerileme Devri (1699 -1792):

Karlofça Antlaşması’nın imzalanmasından Yaş Antlaşması’na kadar devam eder.

V. Dağılma ve Parçalanma Devri (1792 -1918/1922):

Yaş Antlaşması ile hızlanan çöküş Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından fiilen son bulur. Saltanatın kaldırılması ile de devletin hukuksal varlığı tamamen ortadan kalkar.

10.sınıf Tarih
10. Sınıf Tarih Ders Notları
10. sınıf tarih ders notları için önemli bir bölüm olan Osmanlı Devleti'nin Kuruluş Devri ile devam ediyoruz.

Kuruluş Devri (1299 -1453)

  • XIV. yüzyılı ve XV. yüzyılın birinci yarısını kapsar.
  • Bu devrin padişahları; Osman Bey, Orhan Bey, I. Murat, I. Bayezit (Yıldırım), I. Mehmet (Çelebi) ve II. Murat’tır.

13. YÜZYIL'DA ANADOLU

Bu yüzyılda Anadolu'da;
  • Anadolu Selçuklu Devleti
  • Bizans İmparatorluğu
  • Trabzon Rum İmparatorluğu
  • Eretna Beyliği
  • İlhanlılar Devleti vardı 


Anadolu Selçuklu Devleti, birliğini kaybetmiş yerine çok sayıda beylik kurulmuştu. Bizans, topraklarım kaybederek küçülmüştür. Eretna Beyliği ve Trabzon Rum İmparatorluğu İlhanlılar'ın baskısı altında idi. En güçlü devlet İlhanlılar’dı, Güney Anadolu’ya da Memlükler hakimdir.

ANADOLU’YA GELİŞ

Osmanlı Devleti’ni kuranlar, Oğuzların Bozoklar kolundan olan Günhanoğullarının Kayı boyu’ndandır. Kayılar Anadolu’ya gelmeden önce Maveraünnehir’de oturuyorlardı.

Cengiz Han'ın önünden kaçıp Anadolu’ya geldiler. Bu sırada Anadolu'da Anadolu Selçuklu Sultanlığı en parlak dönemini yaşıyordu .(I. Aladdin Keykubat devri.) I. Aladdin Keykubat devrinde Kayı boyu Ankara Karacadağ bölgesine yerleştirildi. Daha sonra Ertuğrul Gazi önderliğinde Söğüt ve Domaniç dolaylarına yerleştirildiler.

KURULUŞ

Ertuğrul Gazi’nin ölümüyle baştı, oğlu Osman Bey geçti Anadolu Selçukluları’nın zayıflamasıyla Osman Bey 1299’da kendi adıyla anılan Osmanlı Devleti’ni kurdu. 

Osmanlıların Kısa Sürede Cihan İmparatorluğu Haline Gelebilmesinin Nedenleri:

  1. Kuruluş yerinin (coğrafi konumunun) elverişli olması
  2. Adaletli bir yönetim anlayışına ve yöneticilere sahip olması
  3. Devrin en iyi devlet örgütüne sahip olması
  4. Devrin en güçlü ordu teşkilatına sahip olması
  5. Komşu Türk Beyleri arasındaki mücadeleye katılmamış olması
  6. Merkezi devlet yönetimini benimsemesi
  7. Yoğun Türkmen göçlerinin olması
  8. Bazı Türk beyliklerinin kısa sürede ele geçirilmesi

Kuruluş Sırasında Balkanlar

Bizans Kocaeli Yarımadası ve Güney Marmara'daki bazı kaleler dışında Anadolu’daki tüm topraklarını kaybetmişti. Balkanlarda ise, Trakya, Yunanistan, Makedonya ve bazı Ege adalarını elinde bulunduruyordu. Kent ve kasabalar, “Tekfur” denilen derebeylerinin eline geçmişti. İmparatorluk makamında süreklilik görülmüyor, isyanlar, din ve mezhep kavgaları birbirini izliyordu. Dini ve siyasi birlik yoktu. Bizans’ın, dışında Balkanlar'da en büyük güç Sırplar ve Bulgarlar idi. Hatta Bizans’ın bu iki devletten biri tarafından yıkılacağı düşünülüyordu. Tüm Balkanlar’da baskı yönetimi vardı. Bu nedenle de halk yönetiminden memnun değildi. Bu durum Osmanlıların Balkanlar’da ilerleyişini kolaylaştıran nedenlerden biri olmuştur.

OSMAN BEY DÖNEMİ (1299 - 1324)

Ertuğrul Gazi’nin ölümüyle Osman Bey başa geçti. Bizans’ın karışıklık içinde bulunmasından yararlanan Osman Bey, Bizans sınırlarında genişleme politikası izleyerek Karacahisar, İnegöl, Yarhisar, Bilecik, Mudurnu kasabalarını ele geçirdi. Koyunhisar (Bafeon) Savaşında (1302) Bizans yenilgiye uğratıldı.

Mudanya ve Kite dolayları alındı. Bursa kuşatıldıysa da alınamadı.

Son araştırmalar Osman Bey döneminde de para basıldığını göstermektedir. Ahi Şeyhleri’nin (Şeyh Edebalı) desteğini almıştır.


Osman Bey Dönemi’nde ilk vergi de (pazar bac’ı) konulmuştur.

Osman Gazi hakkında daha fazla bilgi: >> Osman Gazi 

ORHAN BEY DÖNEMİ (1324 - 1362)

Osman Bey’in ölümü üzerine yerine oğlu Orhan Bey geçti. Bu dönemde Osmanlılar; Gebze ve Aydos kalelerini alarak Üsküdar’a kadar geldiler. Bursa fethedilerek başkent yapıldı. Osmanlı ilerleyişini durdurmak isteyen Bizans, Maltepe (Palekanon) Savaşı’nda (1329) Orhan Bey’e yenildi.
Maltepe Savaşı’yla İznik, İzmit, Orhangazi, Karamürsel ele geçirildi.

Karesioğuları Beyliği’nin ele geçirilmesi ile birlikte Anadolu’da Türk siyasi birliğini sağlama çalışmaları başladı. Bu beyliğin toprakları Rumeli’ye geçişte basamak olarak kullanıldı. Deniz gücü de Osmanlı donanmasının temelini oluşturdu.

III. Andronikos’un ölümü üzerine çıkarılan taht kavgaları sırasında Saray nazırı KANTAKUZEN, kızını Orhan Bey’e vererek ondan yardım istedi. Orhan Bey, 5000 kişilik bir kuvvet göndererek O’nun imparator olmasına yardım etti. Daha sonra Sırp Kralı Büyük Düşan karşısında Bizans’ı koruyunca, Bizans; Gelibolu yakınlarındaki Çimpe kalesini Türklere verdi. (1353)

Osman Bey hakkında daha fazla bilgi: >> Orhan Bey Dönemi 

I. MURAT (HÜDAVENDİGAR) DÖNEMİ (1362- 1389)

Balkanlardaki Faaliyetleri

Sazlıdere Savaşı (1363) : Bizans ordusunu bozguna uğratarak Edime alındı ve daha sonra başkent yapıldı. Bursa siyasi, Edirne ise askeri merkez oldu.

Sırpsındığı Savaşı (1364) : Edirne’den sonra Filibe ve Serez’in Osmanlıların eline geçmesi, Balkanlarda

Sırp ve Bulgarlar’ı rahatsız etti. Papanında desteği ile ilk kez Macarların da katıldığı bir Haçlı Ordusu Edirne üzerine yürüdü. Hacı İlbey komutasındaki Osmanlı ordusu ani bir baskınla Haçlı ordusunu bozguna uğrattı.

Çirmen Zaferi (1371) : Batı Trakya ve Makedonya’da bulunan Sırp kuvvetleri bu savaşla yenilgiye uğratıldı. Kavala, Drama ve Köstendil alındı böylece Makedonya yolu Osmanlı’ya açıldı.

Ploşnik Savaşı (1387) : Osmanlıların Haçlı orduları karşısında karada aldığı ilk yenilgidir.

I. Kosova Savaşı (1389) : Balkanlardaki fetihlerin hızla devam etmesi üzerine Sırp kralı Lazar önderliğinde yeni bir haçlı ordusu oluşturuldu. Kosova’da yapılan meydan savaşında Osmanlılar büyük bir zafer kazandılar. Ancak I. Murat savaş meydanını gezerken Sırplı bir asker tarafından öldürüldü.

Teşkilatlanmanın gerçekleştiği bu dönemde divan örgütü (geçici) ve düzenli ordu (yaya ve müsellem) kuruldu. Osmanlı Devleti adına ilk gümüş para (akçe) bastırıldı ve hutbe okutuldu. İlk Osmanlı medreseside İznik’te açıldı. Ayrıca vezirlik ve kadılık müesseseleri kuruldu.

1. Murat hakkında daha fazla bilgi: >> 1. Murat (Hüdavendigar)

Osmanlıların Balkanlardaki İskan Politikası

Osmanlıların Orhan Bey döneminden itibaren başlayan Türkleştirme ve İslâmlaştırma politikasının temel amacı Balkanlara yerleşmektir. Anadolu’daki Türkmenleri Balkanlara yerleştirmek, bunun için konar göçerleri tercih etmek ve fethedilen yerleri halktan ayaklanma çıkartabilecekleri de başka yerlere iskan ettirmektir.

XIV. yüzyılın ortalarında başlayan ve XVI. Yüzyıl sonlarına kadar devam eden iskan siyaseti sonucunda Balkanların önemli bir kısmı Türkleşmiştir.

I. BAYEZİD (YILDIRIM) DEVRİ (1389 - 1402):

I. Murat’ın ölümüyle yerine oğlu Yıldırım Bayezid geçti.

Anadolu Türk Siyasi Birliğini Sağlama Faaliyetleri :

Orhan Bey ve I. Murat döneminde Anadolu siyasi birliğini sağlama faaliyetleri başladıysa da asıl faaliyetler I. Bayezid döneminde olmuştur. Bu dönemde; Aydın, Saruhan, Menteşe, Hamit ve Germiyan beylikleri Osmanlı topraklarına katıldı. Candaroğulları ve Kadı Burhanettin beyleri Osmanlı’ya bağlandı. Konya’yı alarak Karamanoğlu Beyliğine son verildi.

İstanbul’un Kuşatılması (1391):

İstanbul’un ilk kez abluka altına alınması üzerine Bizans İmparatoru Manuel, Papa’dan yardım istedi. Böylece oluşturulan Haçlı ordusu Niğbolu kalesini kuşatınca I. Bayezit yıldırım hızıyla buraya gelerek yapılan Niğbolu Savası’nda (1396) Haçlı ordusunu bozguna uğrattı.

Niğbolu Savaşı sonrasında Yıldırım, İstanbul’u ikinci kez kuşattı. Anadolu Hisarı’nı yaptırarak Bizans’ı sıkıştırdığı sırada Anadolu’daki tehlikeler ve Timur tehdidi ortaya çıktı. Bu durum, kuşatmanın yarım kalmasına neden oldu. Yıldırım, II. Manuel’in barış teklifini kabul etti. Buna göre;
İstanbul’da bir Türk mahallesi kurulacak ve bir cami yapılacaktı.
Türkler, ticaret amacıyla İstanbul’a serbestçe girip çıkabilecekti.
Bizans’ta, Türklerin davalarına bakmak üzere bir kadı bulundurulacaktı.
Bizanslılar, yılda 10.000 altın vergi ödeyeceklerdi.

Ankara Savaşı (1402) :

Yıldırım, Anadolu’da Türk birliğini kurma çalışmalarını yürütürken, Timur; Kafkasya, Azerbeycan, İran ve Irak’ı alarak Osmanlı sınırlarına dayanmıştı. Timur’un önünden kaçan Karakoyunlu Sultanı Kara Yusuf ile Bağdat hükümdarı Ahmet Celayir Yıldırım’a sığınırken, Yıldırım’ın önünden kaçan Anadolu Beyleri de Timur’a sığınmıştı. Yıldırım’ın önünden kaçan Anadolu Beyleri de Timur’a sığınmıştı.

Timur, Yıldırım’a bir mektup yazarak, Kara Yusuf ve Ahmet Celayir’in kendisine verilmesini, Anadolu Beylerine ise topraklarının iade edilmesini istedi. Bu isteklerin Yıldırım tarafından reddedilmesi üzerine Anadolu’ya giderek Erzincan’ı alınca, Timur tekrar Anadolu’ya giderek ilerledi ve Ankara kalesini kuşattı. İki ordu Ankara ovasında karşılaştı. Timur ordusu 150.000, Osmanlı ordusu 100.000 kişi idi. Timur ordusu içinde aynı zamanda filler de vardı. Osmanlı ordusunun sağ kanadında bulunan Kara Tatarlar ile sol kanattaki Anadolu Askerleri, savaşın en kritik yerinde Osmanlıya ihanet ederek Timur tarafına geçtiler. Savaşı kaybeden Yıldırım, esir düştü ve bir süre sonra öldü.

Ankara Savaşının Sonuçları

  • Osmanlı Devleti’nin batıdaki ilerleyişi bir süre için durdu.
  • İstanbul'un alınması en az 50 yıl gecikti.
  • Anadolu’da Türk birliği bozuldu. Beylikler tekrar kuruldu. (Karesi - Kadı Burhanettin hariç.)
  • Osmanlı Devleti’nin dağılması tehlikesi ortaya çıktı.
  • Osmanlı şehzadeleri arasında taht kavgalarıyla Fetret Devri başladı. (1402 - 1413)
  • Daha önce Moğol istilası ile Anadolu’ya gelmiş olan Moğollar, Türklerin, Timur’un yaptıklarının hesabını kendilerinden soracağından korkarak, Timur’la birlikte Anadolu’yu terkettiler, Böylece Anadolu’nun Türkleşmesine katkıda bulundular.


Timur Ankara Savaşı’ndan sonra Anadolu beylerine topraklarını geri verdiği gibi Yıldırım’ın dört oğlunuda ayrı ayrı yerlerde padişah ilan etti. Daha sonra Timur Yıldırımın diğer oğlu Mustafa Çelebi’yi beraberinde Semerkant’a götürdü. Timur’un böyle davranmasının nedeni Anadolu siyasi birliğinin sağlanmasını engellemektir.

Fetret Devri (1402 - 1413)

Timur’un Anadolu’dan ayrılmasından sonra dört kardeş arasında taht kavgaları başladı. Çelebi Mehmet önce Süleyman Çelebi’yle anlaşıp diğer kardeşi İsa Çelebi’yi ortadan kaldırdı. Daha sonra Süleyman Çelebi’yle de bozuşan Çelebi Mehmet onu da mağlub edip Musa Çelebi’yi ortadan kaldırdı ve Osmanlı Devleti’ne tek başına hakim oldu.

1. Bayezid (Yıldırım) hakkında daha fazla bilgi için: >> 1. Bayezid (Yıldırım)

 I. MEHMET (ÇELEBİ) DEVRİ (1413- 1421)

Bozulan Anadolu birliğini tekrar sağlama çalışmalarına başladı. Fetret Devrini sona erdirdiği için Devletin ikinci kurucusu sayıldı. Öncelikle İzmir’i aldı. Karamanoğullarını tekrar Osmanlı'ya bağladı. Saruhan Beyliğine tamamen son verdi. Candaroğulları tekrar Osmanlı himayesine girdi. Balkanlardaki otoriteyi tekrar sağlayarak Eflak beyliğini vergiye bağladı. Arnavutluk’da bazı bölgeleri ele geçirdi.

Şeyh Bedrettin İsyanı: Büyük bir alim olan Şeyh Bedrettin, İslamiyete aykırı bir tarikat kurarak hükümdarlığı ele geçirmeye çalıştı. Bedrettin, yakalanarak idam edildi. Dini karakterli bir isyandır.

Mustafa Çelebi Olayı: Timur’un ölümü sonrasında Anadolu’ya gelen Mustafa Çelebi: Bizans’tan, Eflak Beyi’nden ve bazı Anadolu Beyleri’nden aldığı yardımlarla ayaklanarak hükümdarlığı ele geçirmeyi amaçladı. Yenilince kaçıp Bizans’a sığındı. Mustafa Çelebi’ye Anadolu’da taraftar toplamasını engellemek amacıyla Düzmece Mustafa denildi. Mehmet Çelebi, Bizans’a Mustafa Çelebi’yi hapsetmesi karşısında vergi vermeyi kabul etti.


2. Murat Dönemi (1421 - 1451)

Kuruluştan İstanbul’un fethine kadar geçen devrede Osmanlı Devleti, yarı göçebe bir Türkmen beyliğinden dünyanın büyük devletleri arasına yükselmiştir, örneğin I. Murat döneminde Osmanlılar, Avrupa’nın hatırı sayılır devletlerinden biri olan İngiltere’den daha büyük ve güçlüydü. Bu devirde Rumeli’ye geçiş ve Ankara Savaşı devletin kaderini ilgilendiren iki önemli dönüm noktasıdır. 

Rumeli’ye geçiş ve Balkanlarda ilerleme Osmanlılar için yeni kaynaklar yeni yerleşim alanları demekti. Avrupalı’ya göre ise; Türkler, dünkü (1096 - 1270) Haçlı seferlerinin cevabını veriyorlardı. Türk ilerleyişini durdurabilmek amacıyla Papalığın organizesinde önce Balkanların sonra da tüm Avrupa’nın katıldığı birleşik Haçlı orduları hazırlanıp harekete geçirildi. Sırp Sındığı (1364 - I. Murat), I. Kosova (1389 -1. Murat), Niğbolu (1396 - Yıldırım Bayezit), Varna (1444 - II. Murat) ve II. Kosova (1448 - II. Murat) savaşları Kuruluş devri boyunca Osmanlılara karşı düzenlenen Haçlı saldırılarıdır. Bu savaşların tümü, Osmanlıların zaferiyle sonuçlanmış Macaristan’a kadar olan alanlar Osmanlı denetimine girmiştir.

Ankara Savaşı ise; Osmanlı birliğinin dağılmasına, on bir yıllık bunalım devrinin başlamasına neden olmuştur. Fakat devletin gelişip güçlenmesini etkileyen faktörlerden olan bir anda birden fazla otoritenin hüküm sürmesine izin verilmemesi sayesinde devlet parçalanmaktan kurtulmuştur. Tabii ki, bunu sağlayan Çelebi Mehmet de Osmanlı tarihinde devletin ikinci kurucusu olarak haklı yerini almıştır.

Bu devirde sonuca ulaştırılmayan iki amaç şunlardır: Birisi her beyliğin olduğu gibi Osmanlıların da temel amacı olan Anadolu birliğinin tam olarak sağlanması diğeri de Emevilerden bu yana İslam devletlerinde bir ideal haline gelen İstanbul’un fethidir. (Bu amaçlar yükselme devrinde gerçekleştirilecektir.)

10. sınıf Osmanlı İmparatorluğu Kuruluş Devri hakkında özet video;



Osmanlı Yükselme Devri (1453-1579)



Yükselme Dönemi Padişahları :

II. Mehmet (Fatih) (1451 - 1481)
II. Bayezid (1481 - 1512)
I. Selim (Yavuz) (1512 - 1520)
I. Süleyman (Kanuni) (1520 - 1566)
II. Selim (Sarı) (1566 - 1574)
III. Murat (1574 - 1595)

Not: Sokullu Dönemi (1564 - 1579)

FATİH SULTAN MEHMET DEVRİ (1451-1481)


1451’de babasının ölümü üzerine, ikinci kez tahta geçen II. Mehmet, İstanbul’u fethettikten sonra Fatih ünvanı alacaktır.

A. İSTANBUL’UN FETHİNİ ZORUNLU KILAN NEDENLER :

Anadolu ve Rumeli’de toprakları bulunan Osmanlı Devleti’nin, güçlü bir donanmaya sahip olmadığından Çanakkale Boğazı’na hakim olmaması, asker sevkiyatında güçlüklerle karşılaşması

Bizans’ın, Anadolu beylerini Osmanlı’ya karşı kışkırtması

Bizans’ın, Şehzade ayaklanmalarına yardımcı olması

Osmanlı ülkesi ortasında kalan Bizans’ın, Osmanlı güvenliğini tehdit etmesi

Türkleri Balkanlar’dan atmak isteyen Avrupalılar’ın en büyük dayanağı olması

Cihan hakimiyeti idealinin gerçekleştirilmek istenmesi

Bizans’ın Savunma Avantajları

  • İstanbul’un Hendek ve surlarla çevrili olması
  • Üç tarafının denizlerle çevrili olması
  • Dışarıdan yardım alacak coğrafi konumda olması
  • Grejua (Rum ateşi) denilen silaha sahip olması

Bu avantajlardan dolayı Bizans; daha önce, Avarlar, Sasaniler, Araplar, Bulgarlar ve Osmanlılar tarafından kuşatılmasına rağmen alınamamıştır.

UYARI: İstanbul'un tarih boyunca birçok toplum tarafından ele geçirilmek istenmesi stratejik önemini gösterir.

Fetih İçin Yapılan Hazırlıklar :

  • Karadeniz yolu ile gelecek olan yardımları engellemek için Anadoluhisarı’ın karşısına Rumelihisarı yapıldı.
  • Edirne’de büyük toplar döktürüldü.
  • Büyük bir ordu ve yeterli bir donanma hazırlandı.
  • Anadolu ve Balkanlar’da ilişki içinde bulunulan diğer devletler barış antlaşmaları yapıldı.
  • Sınır boylarına Akıncı birlikleri yerleştirildi.
  • Murat devrinde haçlıların iki defa mağlup edilip saldırı güçlerinin kırılması İstanbul'un fethini kolaylaştırmıştır.


Fetih:

6 Nisan 1453’te kuşatma başladı. Bizans direnişi kırabilmek amacıyla donanmanın bir kısmı dağlardan çekilerek Haliç’e indirildi. 29 Mayıs 1453’te gerçekleştirilen genel taarruz sonucunda Bizans fethedildi.

Türk Tarihi Açısından Sonuçları:

  • Osmanlı ülkesinin ortasındaki Bizans tehlikesi sona erdi,
  • Osmanlı Devleti, imparatorluk haline geldi.
  • Batıya doğru güven içinde ilerleme imkanı doğdu.
  • Boğazlarda hakimiyet sağlandı.
  • Türkleri Balkanlardan atma ümidi sona erdi.

Dünya Tarihi Açısından Sonuçları:


  • Kalelerin ve surların, top gülleleri ile yıkılabileceği anlaşıldı.
  • Feodalite yönetimi çöküntüye uğradı.
  • Mutlak krallıklar güçlendi.
  • Coğrafi keşifler zorunlu hale geldi ve hızlandı.
  • Avrupa'nın sosyal görünümünde değişiklikler oluştu.
  • Ortaçağ kapandı. Yeniçağ başladı.


B. ANADOLU'DAKİ FETİHLER


1. Amasra’nın Alınması (1459):

Cenevizliler’in elinde bulunan Amasra, Karadeniz ticaretine hakim durumdaydı. Cenevizlilerdi cezalandırmak isteyen Fatih, burayı karadan ve denizden kuşatarak ele geçirdi.

2. Sinop’un Alınması (1460) :

İsfendiyaroğlu İsmail Bey, Fatih’i, şehrin kapılarım açarak karşıladı.

3. Trabzon’un Fethi (1461) :

İmparator Davit Kommen, eniştesi olan Uzun Hasan'a güvenerek Osmanlı’ya ödemesi gereken vergiyi ödemeyince, şehir Uzun Hasan’ ın tüm ricalarına rağmen karadan ve denizden kuşatıldı. İmparator şehri teslim etti. Trabzon Rum İmparatorluğunun ele geçirilmesiyle İpek Yolunun kontrolü için önemli bir adım atıldı.

Trabzon'un alınmasıyla, Anadolu'da Hristiyan egemenliği sona ermiştir.

4. Konya Ve Karaman’ın Alınması (1466):

Karamanoğlu İbrahim Bey’in ölümüyle başlayan taht kavgaları sonucunda Osmanlılar, Konya ve Karaman’ı fethetti. Böylece Osmanlı’yı en çok uğraştıran Karamanoğullarının direnişi kırıldı.


5. Otlukbeli Savaşı (1473): 

Irak, İran ve Azerbeycan'ı alan Uzun Hasan, kendisini Timur gibi görmeye başladı Fatih'ten Sivas ve Trabzon'u kendisine vermesini istedi. Fatih 100.000 kişilik bir ordu ile Doğu'ya hareket etti. Erzincan yakınlarında, Otlukbeli denilen yerde Akkoyunlu ordusu bozguna uğratıldı.

6. Hicaz Su Yolları Meselesi : 

Fatih Sultan  Mehmet, Memlüklenn elinde olan Hicaz su yollarını tamir edilmesini isteyince Osmanlılarla Memlüklerin arası ilk kez açıldı.

C. BALKANLARDAKİ FETİHLER

1. Sırbistan’ın Fethi (1459):

1454’te Güney Sırbistan, I459'da ise Belgrat hariç bütün Sırbistan ele geçirildi. Belgrat'ın alınamamasının nedeni Sırpların Belgrat'ı Macarlara bırakmasıdır.

2. Mora’nın Fethi (1460):

İstanbul'un alınması sonrasında, Mora'daki Bizans valisi despot bir yönetim oluşturmuştu. Mora halkının Fatih'e mektup yazarak Osmanlı yönetimini istediklerini bildirmeleri üzerine Mora yarımadası ve Atina ele geçirildi.

3. Bosna Ve Hersek’in Fethi (1469):

Bosna Kralının Osmanlı'ya vergi ödememesi üzerine Bosna fethedildi Halkı topluca Müslüman oldu.

4. Eflak Ve Boğdan'ın Fethi (1476):

Slav liderliğini ete geçirmeyi amaçlayan Eflak Beyi Prens Vlademir (Kazıklı Voyvoda) yenilerek Eflak ve Boğdan fethedildi

5. Arnavutluk'un Fethi (1479):

Arnavut Beyi İskender Venediklilerle anlaşarak Osmanlı’ya isyan edince Venediklilerle Osmanlılar 16 yıl boyunca savaştı Sonuçta Arnavutluk fethedildi

D. DENİZDEKİ GELİŞMELER

1. Ege Adaları’nın Fethi :

Bozcaada, Semadirek, Lifimi, İmroz, Taşoz, Midilli ve Eğriboz adaları alındı.

2. Kırım’ın Osmanlıya Bağlanması (1477):

Gedik Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı donanması Kırım'ı fethetti. Ayrıca Kefe, Azak, Menküp'de fethedildi.

Kırımın fethiyle “İpek Yolu” nun denetimi tamamen Osmanlılara geçmiştir.

3. Zenta, Kefalonya, Ayamavra adı verilen Yunan
adaları fethedildi. (1479)

4. Otronto’nun Fethi (1480):

İtalya’daki Napoli krallığından Otronto kalesi alındı ancak Fatih’in ölümüyle sefer yarıda kaldı.
Otranto Seferi’nin amacı; Katolik kilisesinin merkezi olan Romayı ele geçirmek.

D. DİĞER GELİŞMELER

1. KANUNNÂME - İ ÂLİ OSMAN : Fatih, kanunnamesiyle devletin geleceği için kardeşlerin öldürülebilmesi geleneğini getirmiştir. Bundaki amaç merkezi otoriteyi korumaktır. Ayrıca Fatih kanunnamesiyle divanın başkanlığı sadrazama bırakılmıştır. Bundaki amaç ise divanı padişahın danışma kurulu haline getirerek padişahın yetkilerini artırmaktır. Fatih’in kanunnamesinden, I. Ahmet Dönemi’nde vazgeçilmiştir.

2. Fatih Sultan Mehmet, Avni takma adıyla şiirler yazmıştır.

3. Şehzadelerin devlet yönetiminde deneyim kazanmaları için sancağa çıkma geleneğini kanun haline getirmiştir.

4. Sahn-ı Seman medreseleri kurulmuştur.

5. Topkapı Sarayı yaptırılmıştır.

6. Devlet memuru yetiştirmek için Topkapı Sarayında Enderun Mektebi açılmıştır.


2. BAYEZID DÖNEMİ (1481 - 1512)

2. Bayezid dönemi Fatih zamanında fethedilen yerlerin Türkleştirilmesi açısından önem taşır

Osmanlı Memlük İlişkileri

Fatih Devrinde Osmanlı - Memlük ilişkileri bozulmuştu. II. Bayezid Devri'nde ise (Memlüklerin Cem’i korumaları, Karaman Beylerini ve Dulkadir, Ramazan beylerini desteklemeleri) ilişkiler savaş halini aldı. 6 yıl süren savaşlarda taraflar birbirlerine karşı üstünlük sağlayamadılar. Tunus kralının araya girmesi sonucu eski sınırlar muhafaza edilmek kaydıyla antlaşma imzalandı.

Osmanlı Venedik İlişkileri

Osmanlılar karada, Venedikliler ise denizde güçlü iki devlet idiler. Fatih devrinde yenilemeyen Venedikliler, Osmanlı donanmasının güçlendirilmesiyle yenilgiye uğradı. Modon, Koron ve İnebahtı fethedildi.

Karadenizdeki Kili, Akkerman kaleleri Osmanlı yönetimine geçti.

Karamanoğullan beyliği tamamen ortadan kaldırıldı. (1487)

Şahkulu Ayaklanması (1511):

Akkoyunlu Devleti ’nin yıkılmasından sonra aynı topraklar üzerinde (Doğu Anadolu, İran ve Azerbeycan) Şah İsmail, Safaviler adıyla yeni bir Türk Devleti (Şii) kurdu. Şah İsmail II. Bayezid’in pasif tavrından da yararlanıp Anadolu’da Şii propagandalarına başladı. Bu gelişmeler üzerine Antalya yöresinde Şahkulu isyanı çıktı. İsyan bastırıldı, ele başları yakalanıp cezalandırıldı, taraftarları dağıtıldı.


II. Bayezit, son zamanlarda, oğullarından Ahmet’i veliaht ilan etmek istedi. Buna küçük oğlu Selim karşı çıktı. Çorlu yakınlarında, babası ile yaptığı savaşı kaybederek kaçtı. İstanbul dönüşü, yeniçeriler, II. Beyazıt’a karşı ayaklanarak Selim’in padişah olmasını istediler. Bunun üzerine II. Beyazıt, Selim’i İstanbul’a çağırdı ve tahtı ona teslim etti.

Genel kabule göre İstanbul’un fethiyle başlayan Yükselme Devri Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın ölümüyle son buldu. Bu devrin padişahları; Fatih Sultan Mehmet (II. Mehmet), II. Bayezit, Yavuz Sultan Selim (II.  Selim), Kanuni Sultan Süleyman (I. Süleyman), II. Selim (San Selim) ve III. Murat'tır. Ancak II. Selim iktidar ve III. Murat’ın ilk yılları etkili Sadrazam Sokullu’nun i adıyla “Sokullu Devri” olarak anılmış ve bu devir Yükselmenin son halkası olmuştur.


Yükselme Devri her bakımdan Osmanlı İmparatorluğu’nun en etkili devridir, özellikle Fatih, Yavuz ve Kanuni dönemleri imparatorluğun sınırlarının hızla genişlediği dönemlerdir. İstanbul’un fethi, bugün bile Türkün Avrupalı olmasını sağlarken, Avrupa insanının serbest düşünceyi din ve vicdan özgürlüğünü, hoşgörü ve toleransı kısacası yeni bir çağın özelliklerini tanımasını sağlamıştır. 

Otlukbeli zaferiyle Akkoyunlu ordusu perişan edilmiş, böylece önce Anadolu, sonra da tüm 
İmparatorluk Timur gibi bir liderin (Uzun Haşan) ihtiraslarına alet olmaktan ve parçalanmaktan kurtulmuştur. Çaldıran (1514), Mercidabık (1516), Ridaniye (1517) gibi üç büyük zaferle doğudan gelebilecek ve İmparatoluğu tehdit edebilecek tehlikeler uzaklaştırılmıştır. Mohaç Zaferi (1526), Balkanlara çıktığı andan itibaren Osmanlıya karşı Avrupa’nın jandarmalığını yapan Macaristan’ın sonunu hazırlamış, bu zaferin ardından Macaristan’ın fethi hızla tamamlanmıştır. Bu zaferden sonra Avrupa’nın Osmanlılara karşı koruyuculuğu Avusturya’ya geçmiş ve Alman İmparatorluğu’nun en güçlü birimi olan bu devlete İstanbul Antlaşması (1533) ile Osmanlı üstünlüğü kabul ettirilmiştir.

Yine bu devirde İran’la ilk esaslı antlaşma imzalanmış, İran Amasya Antlaşması (1555) ile bugünkü Irak topraklarının önemli bölümünü Osmanlılara bırakmıştır. Fransa ile dostluk ilişkileri kurulmuş, son ana kadar Fransa’nın İzleyeceği iki yüzlü siyasete rağmen dostluk sürdürülmüştür. Zira büyük bir asker olduğu kadar aynı zamanda iyi birer diplomat olan Fatih ve Kanuni şu durumdan gayet emindiler. Eğer Osmanlının karşısındaki Hıristiyan - Avrupa biraraya gelirse Osmanlı İmparatorluğu Avrupa’da kalıcı olamayabilirdi. Zira devletin düşmanları yalnız Avrupalılar değildi. Doğu sınırlarının da sürekli kontrol edilmesi gerekiyordu.

Yine bu devir Özgün Osmanlı mimarisinin klasik devrini yaşadığı, bilimin her dalında en iyi eğitimin verildiği devirdir. Sahn-ı Seman ve Süleymaniye medreselerinde branşlaşmaya da gidilerek her türlü bilimin ihtisası yapılabiliyordu. Mısır’ın fethiyle zenginleşen hazine bu avantajı uzun süre koruyamadı. Hindistan yolunun bulunmasıyla denizaşırı ülkelere kayan doğu - batı ticareti Osmanlı ekonomisini olumsuz yönde etkiledi. Bu durum mâliyenin bozulmasında başlıca sebeplerden birisini oluşturdu.

Preveze deniz zaferiyle (1538) Akdeniz bir Türk gölü haline getirildi. Bu zafere kadar Akdeniz denetimini elinde bulunduran Venedikliler önemli güç kaybına uğradılar. Hint deniz seferleri ve Endonezya’ya yardım gibi etkinlikler Osmanlı padişahının Halifeliği elinde bulundurmasından kaynaklandı. Bu tür faaliyetler küçük bazı yararlar dışında İmparatorluğa kalıcı faydalar sağlamadı. Zira bir süre sonra Hindistan İngiliz sömürgesi haline geldi.

Sokullu Mehmet Paşa’nın sadrazamlığı devam ederken padişah olan II. Selim hiç sefere çıkmayan İlk Osmanlı padişahı oldu. O’nun zamanında ve kendisinden sonraki III. Murat dönemlerinde duraklama izleri görülmeye başlandı. Padişahların ikinci plana düşmesi, sadrazamların önemlerinin artması bir yana, saray kadınları ve saray ağaları yönetimde söz sahibi olmaya başladılar.



YENİÇAĞ’DA AVRUPA  


COĞRAFİ KEŞİFLER

Nedenleri

Avrupalıları yeni arayışlar içine iten nedenler çeşitlidir. Bunlardan başlıcaları; Haçlı Seferleri’nden itibaren pusulayı yakından tanıyan Avrupalıların bu aygıt üzerinde son düzenlemeleri yaptıktan sonra açık denizlere çıkma cesareti göstermeleri, Doğu - Batı ticaretinin denetiminin diğer bir deyişle İpek ve Baharat yollarının Türk ve Müslümanların eline geçmesi, Avrupa’da ilerlemeye başlayan ve Bizans’a son veren Türklerin Karadeniz ve Akdeniz’i denetim altına almaları. Ekonomik sıkıntı içine düşen Avrupalıların Doğu’nun zenginliğine ilgi duymaları. Avrupalıların tanımadıkları yerleri merak etmeleri. Ortaçağ Avrupası üzerinde etkili olan birtakım efsane ve hurafelerin geçerliliğini yitirmesi, aydın düşünceli insanların sayılarının giderek artması. Bilim ve teknolojik alandaki ilerlemeler.

  • Amerika’nın Keşfi (1492)
  • Ümit Burnu Yolunun Bulunması (1486-1698)
  • Dünya ’nın Dolaşılması (1519- 1522)

10. Sınıf Tarih Coğrafi Keşifler
10. Sınıf Tarih Coğrafi Keşifler

Sonuçları


Yeni kıtalar ve okyanusların varlığının anlaşılmasını yeni ürünler, kültürler ve insanların tanınmasını sağladı. Avrupa’nın giderek zenginleşmesine, bunun aksine doğu ülkelerinin fakir düşmesine yol açtı.

Büyük sömürge İmparatorluklarının kurulmasına, Amerika, Afrika ve Uzakdoğu’nun Avrupa devletleri tarafından sömürgeleştirilmesine yol açtı.

RÖNESANS

Rönesans; bilim, edebiyat ve diğer güzel sanatlar alanındaki yeniliklerdir, önce İtalya’da başlayan Rönesans hareketleri Fransa, Almanya, İngiltere, İspanya, Hollanda ve diğer Avrupa ülkelerine yayılmıştır.


Rönesans’ın Nedenleri

  • Haçlı Seferleri sonucunda bazı Doğu’lu düşünürlerin eselerinin Avrupalılar tarafından tanınması.
  • Matbaa sayesinde Avrupa’da basılı eser sayısının ve okuma - yazma oranının artması.
  • Coğrafya Keşifleri’nin başlamasıyla, yeni kültür ve uygarlıkların tanınması.
  • Bilim ve sanatı seven ve koruyanların artması (Meşen sınıfı).
Rönesans, hangi nedenlerle önce İtalya'da başlamıştır?

  • İtalya’nın konumu nedeniyle diğer Avrupa ülkelerinden daha önce Doğu uygarlıklarını tanıması.
  • Akdeniz ticareti sayesinde ekonomik durumunun iyi olması.
  • Roma Uygarlığı ’nın ve Papalığın merkezi olması.
  • Bir tür Cumhuriyetle yönetilen İtalyan şehir devletlerinde diğer Avrupa ülkelerine oranla daha özgür bir ortamın bulunması.


Rönesans’ın Sonuçları

Ortaçağ boyunca etkili olan ve kilise taassubundan doğan skolastik felsefenin yerini şerbet düşünce aldı. Kilisenin halk üzerindeki otoritesi sarsıldı. Reform hareketleri başladı.
Avrupa ülkeleri, bilim ve sanatta ön plana çıktı. 

REFORM

Reform : Yeniden düzenlemek anlamına gelen Reform, tarihi terim olarak "Yeniçağ başlarında Avrupa’da meydana gelen” dini düzenlemeleri ifade etmektedir.

Reform'un Nedenleri

  • Katolik Kilisesi’nin bozulması. Kilise olanaklarının rahiplerin kişisel çıkarları için kullanılması.
  • Endülijans sorunu. Din adamlarının günah çıkarma bahanesiyle halkı ekonomik yönden sömürmesi.
  • Matbaanın yaygınlaşması. Okuma - yazma oranının artmasına paralel olarak halkın giderek bilinçlenmesi.

ABD’NİN KURULMASI


1492’de keşfedilen, XVI. yüzyıl başlarında yeni bir kıta olduğu ilan edilen Amerika’ya önce İspanyollar ve Portekizliler egemen oldular. Bir süre sonra İngilizler ve Fransızlar Kuzey Amerika’da sömürgeler oluşturdular.

İngiliz Krallığı’na bağlı olarak yönetilen 13 sömürge, kendilerinin Ingiltere Parlamentosu’nda temsil edilmemelerinden rahatsızlık duyuyorlardı. Yedi yıl savaşları sonunda (1756 -1763) ekonomik durumunu düzeltmek İsteyen İngiltere Amerika’daki sömürgelerine yeni vergiler uygulamak isteyince ayaklanma başladı. Fladelfiya kentinde toplanan bir kongre İngiltere’ye karşı savaş kararı verdi (1774). 1776’da toplanan 2. Fladelfiya Kongresi İle de, bağımsızlık ilan edildi. İnsan hakları bildirisi yayınlandı.

Bağımsızlık savaşlarında Amerikalılara Fransa yardım etti. Savaşlar 1783’te Fransa’da İmzalanan Varsay Antlaşması ile sona erdi. Amerikalılar bağımsızlıklarına kavuştular.

Versay Antlaşmasından sonra Amerika’da oluşturulacak yönetim konusunda anlaşmazlıklar başladı. İç savaşa dönüşen bu anlaşmazlıklar 1787’de Amerika Birleşik Devletlerinin federal bir Cumhuriyet etrafında birleşmesiyle sonuçlandı.

FRANSIZ İHTİLALİ ve YAKIN ÇAĞ’IN BAŞLAMASI

İhtilalin Nedenleri

Fransa'nın koyu bir Mutlakiyetle yönetilmesi, Kralların halkı köle gibi görmesi.

Sosyal sınıflar arasında korkunç bir uçurumun bulunması.

Monteskiyö, Volter, Didero ve jan Jak Ruso gibi bilginlerin, eserleriyle halkı aydınlatmaları.

İngiltere ve Amerika’nın Fransız halkını etkilemesi.

Halkın ağır vergiler altında ezilmesi.

İhtilalin Dönemleri:

1789’da başlayan İhtilalin oluşumu şu devrelere ayrılır.

Entajenero (Kurucu Meclis Devri), Meşrutiyet Meclisleri Devri, Milli Konvansiyon Meclisi Devri, 
Direktuvar Devri, Konsüllük Devri.

XVIII. yüzyıl sonlarındaki bu büyük ihtilalden sonra XIX. yüzyılda çeşitli Avrupa Ülkelerinde 1830 ve 1848 İhtilalleri meydana geldi. Fransız İhtilali’nin getirdiği ilkelerin yerleşmesi bu ihtilallerden sonra mümkün oldu.

XIX. yüzyılda başlayan sanayi inkılabı sonucunda gündeme gelen işçi haklan 1848 İhtilallerini hazırlamış, bu ihtilaller de yeni akımların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Artan üretime paralel olarak sömürgecilik akımı hız kazanmış, artan ekonomik rekabet, XX. yüzyıl başlarında I. Dünya Savaşı’nın temel nedenlerini hazırlamıştır.



OSMANLI İMPARATORLUĞU DURAKLAMA DEVRİ

 Duraklama Nedenleri:

  1. Merkezi yönetimin bozulması (Temel neden)
  2. Ordunun bozulması
  3. Mâliyenin bozulması
  4. Adalet ve eşitlik ilkelerinden sapılması
  5. Merkezde (Yeniçeri) ve eyaletlerde (Celâli) ayaklanmaların yaygınlaşması
  6. Memuriyetlerin para karşılığı satılması
  7. İmparatorluğun doğal sınırlara ulaşması
  8. Güçlü devletlerle komşu olunması
  9. Coğrafya keşifleriyle zenginleşen Avrupa'nın bitim ve teknikte hızla ilerlemesi

XVII. Yüzyıl yeniliklerinin özellikleri

  • Devlet mevcut sınırlarını koruduğundan kendine olan güveni devam etti. Islahatlarda Batıdan yararlanma yoluna gidilmedi.
  • Yenileşme hareketleri daha çok ayaklanmaları bastırmaya yönelik olarak gerçekleştirildi.
  • Yenilikler, yüzeysel, baskı ve şiddete dayalı ve yenilikçilerin hayatıyla sınırlıydı.
  • Yenilikçiler, kapıkulu ordusu, ilmiye sınıfı ve saray ağalarının tepkisiyle karşılaştılar. Genç Osman yenilik yapmak istediği için tahtından indirilip öldürülen ilk padişah oldu.
  • XVII. yüzyılın başlıca yenilikçileri; Genç Osman, IV. Murat, Kemankeş Mustafa Paşa, Tarhuncu Ahmet Paşa, Köprülü Mehmet Paşa, Fazıl Ahmet Paşa, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ve Fazıl Mustafa Paşa’dır. Bunlar içinde ilk esaslı yenilikçi, Genç Osman en güçlü yenilikçi de IV. Murat’tır.


II. Viyana Kuşatması’nın başarısızlıkla sonuçlanmasının nedenleri


III. Murat döneminde başlayan, Genç Osman’ın öldürülmesinin ardından yaygınlaşan ordudaki genel bozulma. Osmanlı devlet adamları ve komutanları arasındaki devşirme - Türkmen çekişmesi. Kırım kuvvetlerinin yükümlülüklerini yerine getirmesi ve bunun sonucu olarak Lehistan kuvvetlerinin Osmanlı ordusunu kuşatması. Acele davranan Merzifonlu'nun gerekli tüm önlemleri almaması, örneğin; Belgrat’taki ağır toplan Viyana önlerine taşımaması.

Başarısız kuşatma önce Belgrat’a doğru çekilişle sonuçlandı. Merzifonlu’nun Belgrat’ta Padişah fermanıyla idam edilmesinden sonra da çekiliş tam bir bozguna dönüştü. Bozguna dönüşmesinin en önemli nedeni, morali yükselen Hıristiyan - Avrupa’nın “Kutsal Bağlaşma” kurmasıdır. Avusturya, Lehistan, Venedik ve Malta arasında kurulan bu ittifaka bir süre sonra Rusya da katıldı. Avusturya; Budin ve dolaylarına, Lehistan; Podolya’ya, Venedik; Mora ve Dalmaçya’ya, Ruslar da Azak kalesine saldırdılar. Osmanlı İmparatoluğu ilk kez toprak kaybetmeye ve fiilen gerilemeye başladı. Bu gerileyiş ve çözülüş, kısacası Türkün makus tarihi ancak Sakarya Zaferi’yle kesin olarak son bulacaktı.


Karlofça Antlaşması (1699)

İngiltere ve Hollanda’nın arabulucuk yaptığı antlaşmada Osmanlı Devleti’nin karşısında Avusturya, Lehistan, Venedik ve Rusya yer aldılar. Anlaşmada Temeşvar ve Banat dolayları dışında kalan Macaristan Toprakları Avusturya’ya, Ukrayna ve Podolya topraklan Lehistan’a Mora Yarımadası ve Dalmaçya sahilleri Venedik’e bırakıldı.

İstanbul Antlaşması (1700)

Karlofça oturumunda temsilcileri olduğu halde anlaşmayı onaylamamış olan Rusya ile imzalandı. Bu antlaşma ile Azak Kalesi Ruslara bırakıldı. Rusların İstanbul’da elçi bulundurması kabul edildi. Bu antlaşma ile Karlofça Antlaşması tamamlanmış oldu.

Yirmi beş yıl süreli olan ve Avusturya’nın garantisine verilen Karlofça Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin Gerileme dönemine girmesini kesinleştirdi. Avrupalılar, Osmanlılar karşısında savunmadan kurtulup saldırıya geçtiler. Ayrıca toprak kaybına uğratan bu ilk anlaşma, Osmanlı yönetimini düşünmeye şevketti.

10. sınıf Osmanlı Devleti Duraklama Dönemi hakkında video:




OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DEVRİ

10.sınıf tarih ders notları yazımıza Osmanlı Devleti'nin gerileme dönemi ile devam ediyoruz.

Osmanlı İmparatorluğu bu yüzyılda;

  • Karlofça ve İstanbul Antlaşmaları’yla kaybettiği toprakları geri almaya çalıştı.
  • Toprak kaybı başladığından İmparatorluk bir önceki yüzyılda devam eden kendine güvenini yitirmeye başladı.


Yeniliklerde batı bilim ve kurumlarından yararlanma yoluna gidildi.

Prut Antlaşması (1711)

Karlofça ve İstanbul Antlaşmaları'yla kaybettiği toprakları geri almak isteyen Osmanlı İmparatorluğu ilk saldırısını Rusya üzerine düzenledi. Çar Petro komutasındaki Rus ordusu, Baltacı Mehmet Paşa tarafından Prut kıyısında kuşatıldı. Sonuçta kârlı, fakat eldeki avantaja oranla zayıf sayılabilecek Prut Antlaşması İmzalandı. Azak dolayları geri alındı. İstanbul’daki Rus elçiliği kaldırıldı.

Petervaradin Savaşı ve Pasarofça Antlaşması (1718)

Rusların Prut’ta yenilmesinden sonra yeni sadrazam Ali Paşa, Venediklilerin ele geçirdiği yerleri geri almaya çalıştı Mora Yarımadası’nı Venedik etkisinden kurtardı. Dalmaçya kıyılarındaki bazı üsleri ele geçirdi. Korfu kuşatıldı. Bu sırada Karlofça Antlaşması’nın garantörü Avusturya, anlaşmanın çiğnendiğini belirterek itiraz etti. Osmanlı divanı Avusturya üzerine de sefer açılmasına karar verdi. Ali Paşa bu kez Osmanlı ordusunun başında Avusturya üzerine yürüdü. Fakat Petervaradin’de yapılan savaş sırasında şehit düştü. Bozulan Ordu Belgrat’ı da kaybederek geri çekildi. Yeni sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, barış yollarını aradı. Pasarofça Antlaşması’nı imzalayarak Avusturya savaşlarına son verdi. Karlofça’yı pekiştiren ve Avusturya ile imzalanan en ağır bir anlaşma olan Pasarofça ile Belgrat ve Sırbistan Osmanlı denetiminden çıktı. Mora Osmanlılarda kaldı.

Lale Devri (1718 -1730)

Padişah III. Ahmet ve Sadrazam Nevşehirli’nin Pasarofça Antlaşması’nın ardından toplumu dinlendirmek amacıyla başlattıkları devirdir. Sözde savaştan bıkan toplum dinlendirilerek, savaşların yaraları sarılacaktı. Kısa sürede amaçtan sapıldı.

Tam bir zevk ve eğlence dönemi başladı. Kağıthane deresinin iki yakası Sadabad ve Göksu’da sürüp giden eğlenceler, kışları saray ve konaklarda helva sohbetlerine dönüştü. Çok sayıda sivil mimari eseri yapıldı.

Lale devri, iki yüzlü bir madalyona benzer. Bir yandan yukarıda belirtilen lüks ve eğlenceler. Diğer yandan Osmanlı tarihinde ilk kez Batı’ya açılmaya başlanması. Bu devirde Avrupa’nın önemli başkentlerine ilk elçiler gönderildi. Paris elçisi Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet, O’nun oğlu Sait Efendi, Sadrazam Nevşehirli ve İbrahim Müteferrika’nın katkılarıyla Yurda ilk matbaa getirildi. İbrahim Müteferrika evini matbaaya açtı. Matbaa III. Selim döneminde tam devlet desteği sağlanıncaya kadar özel ellerde varlığını sürdürdü.

Çiçek aşısı getirildi. Avrupa’daki Barok mimari tarzından yararlanılmaya başlandı. İlk itfaiye örgütü kuruldu. Kağıt, çini ve kumaş imalathaneleri açıldı. Bu devir, dönemin yöneticilerinin tutumuna ve lüks harcamalara karşı çıkarılan Patrona Halil ayaklanması ile son buldu.


Belgrat Antlaşmaları (1739)

Osmanlı İmparatorluğu, Pasarofça Antlaşması’yla kaybettiği toprakları geri alabilmek ve Rusya’nın Karadeniz’e inmesini önlemek amacıyla hem Rusya hem de Avusturya ile üç yıl süren savaşlara girişti. Avusturya karşısında tam bir taarruz taktiğinin uygulandığı savaşlarda Yeğen Mehmet Paşa Belgrat'ı geri aldı. Osmanlı Devleti Gerileme devrine girmesine rağmen hala devrin iki büyük gücüne karşı koyabileceğini kanıtladı. Bu başarıda Humbaracının orduda yaptığı ıslahatlarla, Lehistan - Veraset savaştan da etkili oldu. Sonunda Fransa'nın arabuluculuğu ile Belgrat antlaşmaları imzalandı. Osmanlı devleti, Temeşvar dışında Pasarofça Antlaşması'yla kaybettiği toprakları Avusturya’dan geri aldı. Rusya Karadeniz’de savaş gemisi bulunduramayacaktı. Böylece Karadeniz'in bir Türk gölü olduğu son kez onaylanmış oldu.

1740 - Kapitülasyonları

Belgrat Antlaşmalarında arabuluculuk yapan Fransız diplomat Marki Dö Vilnöv, İstanbul’a gelerek Kanuni döneminde başlayan kadim dostluğu tazeledi. Belgrat'ta yardımcı olduğu gerekçesiyle kapitülasyonları bir daha değiştirilmemek üzere sürekli biçimde Osmanlı yönetimine kabul ettirdi.

İran'la ilişkiler: Lale Devri’nin sonlarına doğru başlayan ve Osmanlı ordularının yenilgileriyle devam eden savaşlar, I. Mahmut döneminde Osmanlıların lehine dönüştü. Son olarak 1746’da eski Kasr-ı Şirin Antlaşması üzerinden banş yapılarak İran Savaşları’na son verildi. Bu tarihten günümüze Türk - İran ilişkileri dostane devam etti. Yine bu tarihte, daha önce Belgrat Antlaşmaları’yla Batıda girilen barış döneminin ardından şimdi tüm cephelerde uzunca bir barış süreci başladı.
(Savaşsız geçen bu dönem 1768 - 1774 Osmanlı - Rus Savaşlarıyla son buldu.)

Küçük Kaynarca Antlaşması (1774)

Osmanlı tarihinin en ağır anlaşmalarından biri olan Küçük Kaynarca ile ilk kez halkı Türk ve Müslüman olan bir bölge yani Kırım, imparatorluktan koparıldı. Bağımsızlık verilen Kırım’da şimdilik Padişahın Halifelik yetkileri devam edecekti. Dinyeper ve Buğ ırmakları arasındaki topraklarla Azak ve Kınburun kaleleri Rusya'ya bırakıldı. Ruslar Osmanlı sınırları içindeki Ortodoksların koruyucusu ünvanını kazandılar. Böylece sürekli biçimde Osmanlıların içişlerine karışabileceklerdi. Osmanlı devleti, 75 milyon savaş harcı ödemeyi kabul etti. Ruslar, Fransa ve İngiltere'ye verilmiş olan kapitülasyonlardan yararlanacaklardı. İstanbul’da sürekli bir Rus elçisi bulunacaktı.

III. Selim’in Yenilikleri

Yaptığı yenilikler gerçek bir reform niteliği taşıyan ilk padişahtır. O, kurmayı düşündüğü yeni düzene geçişi sağlamak için yeni bir ordu oluşturdu. Nizam-ı Cedit (Yeni düzen) ordusu adını verdiği bu orduyu Fransa ve Avusturya orduları tarzında örgütledi. Ordunun Yeniçeri ocağından etkilenmemesi için Üsküdar ve Levent’te yeni, modem kışlalar inşa ettirdi. Ordunun ihtiyaçlarını karşılamak üzere Irad-ı Cedit hazinesini oluşturdu. Bu ordu kalıcı olabilseydi,  gerçekten imparatoluğun kaderi üzerinde rol oynayabilir miydi? Bu sorunun cevabı Napolyon’un Mısır’ı işgali sırasında Akka önlerinde verildi. Mağrur Fransız generali Napolyon Akka önlerinde bu orduya yenildi.
III. Selim ayrıca; Lale devrinden bu yana özel ellerde varlığını sürdüren matbaaya devlet olarak sahip çıktı. Resmi bir yayınevi kurdu. Çok sayıda çeviri yaptırdı. Yine Lale devrinde uygulanmaya başlanan dışarıya elçi gönderme işini sürekli ve kalıcı hale getirdi. Vezir sayısını sınırlandırdı.

Ziştovi (1791) ve Yaş (1792) Antlaşmaları

1787’de başlayan Osmanlı Rus ve Avusturya savaşları devam ederken Fransa'da meydana gelen ihtilal, tüm Avrupa'yı etkiledi. Prusya, savaş tehdidinde bulunarak Avusturya’yı barışa zorladı. Avusturya, Ziştovi Antlaşması’yla Osmanlı Devleti ile savaşlarına son verdi. Buna göre; Avusturya toprak talebinde bulunmadı.

Tek başına kalan Rusya da ertesi yıl barışa razı oldu. Osmanlı Devleti İle Rusya arasında Yaş Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Kırım’ın Rusya’ya ait olduğu onaylandı. Dinyester Nehri iki ülke arasında sınır kabul edildi. Yaş Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyıl sonlarına kadar taşıdığı kaybettiği topraklan geri alabilme ümitlerini kırdı. İmparatorluk, dağılma ve parçalanma dönemine girdi.

OSMANLI İMPARATORLUĞU DAĞILMA VE PARÇALANMA DEVRİ


Mısır’ın işgali (1798):


Fransa, ihtilalden sonra kendi içinde çeşitli dönemlere ayrılan karmaşık bir devre yaşadı. Bunlardan Direktuvar Dönemi yaşanırken General Napolyon, Fransa’ya cephe alan İngiltere’nin doğudaki çıkarlarına son vermek bahanesiyle bir Osmanlı eyaleti olan Mısır’a asker çıkardı. Bu hareketiyle Kanuni döneminde başlayan kadim Osmanlı - Fransız dostluğunu ilk kez ciddi biçimde bozdu. Osmanlı Devleti, İngiltere ve Rusya ile bağlaşma yaptı. İngilizlerin ünlü amirali Nelson, Ebubekir limanında Fransız donanmasını yaktı. Sadrazam Cezzar Ahmet Paşa, Akka önlerinde Napolyon’u yendi. Napolyon, Mısır'a gelişinin yedinci ayında yerini vekili Kleber’e bırakarak Mısır'ı terketti. Osmanlı Devleti ile Fransa arasında imzalanan El - Ariş Antlaşmşsı’nın ardından Fransızlar, Mısır’ı tamamen boşalttılar (1801).

II. Mahmut döneminde yapılan yenilikler:

Sened-i İttifak : Alemdar Mustafa Paşa tarafından hazırlanıp ayanlar ve Padişaha onaylatılan sözleşmedir. Amaç, merkezle bağlantılarını koparmış olan valileri Devlet denetimi altına almaktı. Osmanlı tarihinde ilk kez bir padişah, yetkilerinden taviz veriyor, valilere kendi isteği dışında birtakım yetkiler tanıyordu. Bu bakımdan Sened-i İttifak İngilizlerin XIII. Yüzyıl başlarında kabul ettiği ve İngiliz Meşrutiyetinin temelini oluşturan Magna Karta’ya benzemektedir. Öte yandan Sened-i İttifakla verilen haklar, halka değil, kendiliğinden otaya çıkmış bir tür derebeyi durumundaki valilere verildiğinden Devletin o sıradaki zaafını yani valilerine bile söz geçiremeyecek hale geldiğini ortaya koymaktadır.

Sekban-ı Cedit: Kabakçı Mustafa isyanının ardından III. Selim’in Nizam-ı Cedit ordusu da kaldırılmıştı. Alemdar Mustafa Paşa çok sevdiği Selim'in Nizam-ı Cedit'ini yeniden canlandırmak istedi. Fakat kamuoyunun tepkisine meydan vermemek için aynı adı kullanmadı. Osmanlı ordusunda önceden var olan ancak kaldırılmış bulunan sekban birliğinin adıyla yeni bir ordu kurdu. Bu girişimiyle Yeniçeri Ocağı’nın boy hedefi oldu. II. Mahmut da Alemdarın kişisel uygulamalarından rahatsız olmaya başlamıştı. Bu nedenle Yeniçerilerin Sadrazam konağını işgalleri karşısında kayıtsız kaldı. Alemdar Mustafa paşa, Yeniçerilere karşı daha fazla direnemeyeceğini anlayınca baruthaneyi ateşleyerek kendisiyle birlikte çok sayıda yeniçerinin ölümüne neden oldu. Alemdarın ölümünden sonra tek başına otoriteyi ele alan Padişah, düşündüğü reformları gerçekleştirmeye başladı.

Vak’ay-ı Hayriye : II. Mahmut’un Topçu ocağı ve halkın yardımıyla Yeniçeri ocağına son vermesi olayıdır. Askeri alanda en zor gerçekleştirilen yenilik olan bu olay, hukuk ve yönetim alanlarındaki yenilik sürecini hızlandırmıştır.

Asakir-i Mansure-i Muhammediye : II. Mahmut’un Yeniçeri ocağını kaldırdıktan sonra kurduğu modern ordudur. Bu ordu günümüz ordularının temelini oluşturmuştur.

II. Mahmut döneminde ayrıca;

Divan örgütü kaldırılarak Bakanlıklar (Nazırlıklar) kuruldu. Sadrazam, Başbakan, Sadaret kaymakamı içişleri, Reis-ül küttab dışişleri, Defterdar maliye bakanı oldular. Aynca ticaret ve evkaf bakanlıkları kuruldu.

Takvim-i Vekayi adlı ilk resmi gazete çıkarıldı. İlk öğretim zorunlu hale getirildi. Harbiye ve Tıbbiye açıldı. Müsadere usulü, tımar ve zeametler kaldırıldı. Posta ve polis örgütleri kuruldu. Mızıkay-ı Hümayun adlı resmi devlet bandosu oluşturuldu. Karantina uygulaması başlatıldı. Askeri amaçlı ilk nüfus sayımı yapıldı. Muhtarlıklar kuruldu. Devlet memurlarının tek tip elbise giyinmesi zorunlu hale getirildi.

Tüm reformlarına rağmen II. Mahmut, ekonomik alanda başarılı bir çalışma yapamadı. Gerçi yabancı sanayi ile rekabet edebilmek için Devlet memurlarının elbiselerinin yerli kumaştan yapılmasını zorunlu kıldı ama ülke Avrupa’nın açık pazarı haline gelmeye başladığından yabancı sermaye daha baskın çıktı. Üstelik Mısır sorunu gibi uluslararası boyutlara ulaşan konularda destek sağlayabilmek için bazı ödünler verildi. Örneğin Balta Umanı Anlaşması'yla İngilizlere geniş ticari ayrıcalıklar verildi, Bu ve benzeri uygulamalar da ekonominin çöküşünü hızlandırdı.


Sırp İsyanı (1804 - 1878)

Fransız İhtilali'nin yaydığı milliyetçilik akımı, Balkan toplumları üzerinde etkili olan Rus Pan - Slavizmi, Bölgedeki Osmanlı yöneticilerinin olumsuz tavrı ve Karlofça Antlaşması’ndan sonra Osmanlı Devleti’nin Avrupa devletleriyle tutuştuğu savaşlardan çoğunun Sırbistan’da cereyan etmesi ayaklanmanın başlıca nedenleridir.

Sırplar Fransız İhtilali’nin etkisiyle kendi milli devletlerini kurmak için ilk ayaklanan Osmanlı toplumudur. Uzunca bir süre isyan devam etmiş tam bağımsızlıklarına ancak Ayastefanos ve Berlin antlaşmaları ile kavuşabilmişlerdir.
                                                              

Yunan (Mora) İsyanı

Yunanlılar, Suplardan daha sonra ayaklandıkları halde bağımsızlıklarına daha çabuk kavuştular. Bunun temel nedeni tüm Avrupa’nın (Avusturya dışında) bu ayaklanmayı desteklemeleridir. İlkçağ Yunan kültür ve Medeniyetinden dolayı Yunanlılara sempati duyan Avrupa devletleri Navari’nde Osmanlı ve Mısır donanmalarını yaktılar (1827). Ruslar Doğu Anadolu ve Balkanlarda harekete geçerek Osmanlı topraklarına saldırdılar.

Edime Antlaşması (1829) ile Yunanistan’a bağımsızlık verildi.

Mısır İsyanı (1883 - 1840)

Mora İsyanı sırasında II. Mahmut’a yardımcı olan Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın, kuvvetlerini habersiz geri çekmesi, Mısır’ın yanısıra Suriye ve Girit valiliklerini de istemesi II. Mahmut’u kızdırdı. İstekleri kabul edilmeyen Kavalalı, ayaklandı. Osmanlı yönetimi zor durumda kaldı. Rusya’dan yardım istedi. İngiltere ve Fransa’nın arabulucuğu ile Kütahya Antlaşması imzalandı (1833). Mısır, Suriye, Girit, Cidde ve Adana’nın yönetimi Kavalalı ve oğluna bırakıldı. Antlaşmadan her iki taraf da memnun kalmamıştı. Osmanlı - Mısır savaşları yeniden başladı. Osmanlı Ordusu Nizip’te yenildi. Donanması teslim oldu. İngiltere'nin araya girmesiyle Londra Konferansı toplandı (1840). Mısır'ın yönetimi Kavalalı ailesine bırakıldı.

Hünkar İskelesi Antlaşması (1833)

II. Mahmut, Kütahya antlaşması öncesinde Mısır kuvvetlerinin Anadolu'da ilerleyişi devam ederken Denize düşen yılana sarılır diyerek Rusların ısrarlı yardım önerilerini kabul etti. Bir Rus filosu Ege adalarına kadar geldi. Bu sırada Kütahya Antlaşması imzalandığından Rus donanmasının gelme gerekçesi de ortadan kalktı. Buna rağmen Rus gemileri Osmanlı sularını terketmeyerek Hünkar İskelesine demirlediler. İngiltere ve Fransa'ya da güvenemeyen II. Mahmut, Rusları uzaklaştırabilmek için sekiz yıl sürek gizli bir yardımlaşma antlaşması imzaladı. Osmanlı Devleti’nin Boğazlar üzerindeki egemenlik haklarını tek başına kullandığı son antlaşma olan Hünkar İskelesi Antlaşması’na göre; Osmanlı Devletine bir saldırı olursa Rusya, ordu ve donanma gönderecek, yardıma gelen bu kuvvetlerin masraftan Osmanlı Devletince karşılanacaktı.
Osmanlı Devleti de Rusya’nın düşmanlarına (İngiltere ve Fransa’ya) boğazları kapalı tutacaktı. Bu antlaşma, İngiltere ve Fransa’nın işine gelmediğinden Boğazlar meselesini bir süre sonra Avrupa sorunu haline getirmişlerdir.

Londra Sözleşmesi (1841) ve Boğazların Batılıların garantisine alınması

1841 tarihinde Hünkar İskelesi antlaşmasının süresi dolacaktı.
Bu süre sona ermeden Rusya, Boğazlara herhangi bir müdahalede bulunabilirdi. Bu defa Fransa'nın da aralarında yer aldığı beş büyük Avrupa Devleti, boğazlar konusunda uluslararası bir oturum düzenlediler. Hünkar İskelesi Antlaşması yürürlükten kaldırıldı. Boğazların yönetimi Batılıların güvencesinde Osmanlı Devleti'ne bırakıldı. Savaş gemisi geçmeyecekti.

Tanzimat Fermanı (1839)

Gerekçesi: Osmanlı uyruğunda bulunan bütün vatandaşlara eşit haklar verilirse Avrupa devletlerinin Osmanlı’nın iç işlerine karışması önlenecek, azınlıklar ve Avrupa üzerinde olumlu bir etki sağlanacaktı.

Esasları : Müslüman - Hıristiyan ayrımı gözetilmeden herkesin yasalar önünde eşit sayılması, Tüm halkın ırz – namus - can ve mal güvenliğinin korunması, vergilendirmede eşit davranılması, askerliğin bir vatan görevi sayılması, askerlik işlerinin belli esaslar dahilinde her bölgeye eşit uygulanması, hekesin özel mülkiyetine saygı gösterilmesi, mülkiyetin babadan oğula miras olarak bırakılabilmesi, mahkeme kararı olmadan kimsenin can ve malına dokunulmaması.

Önemi : Kanun gücünün üstünlüğü ilkesi benimsendi.
Egemenlik hakkını elinde bulunduran Padişah bile yasa gücünün üstünlüğünü kabul etti.

Sonuçları : Dış müdahaleyi önlemek yerine daha da artırdı.
Halk tarafından tam olarak anlaşılamadı. Avrupa’ya çok sayıda öğrenci gönderildi. Avrupa’da öğrenim gören ya da yeni açılan modern okullarda eğitimini tamamlayan ilk Osmanlı aydın kadrosu (Genç Osmanlılar) yetişti.

Kırım Savaşı ve Paris Antlaşması (1853 -1856)

Kırım Savaşı, Osmanlı Devleti'nin ilk kez dış borç almasına neden olmuş, savaş sırasında (1854) İngiltere'den ilk dış borç alınmıştır. Yine bu savaş, Avrupalı büyük devletlerin Rusya’ya karşı Osmanlı Devleti’ne topluca fiili destek sağladıktan savaştır.

Savaş sonucunda imzalanan Paris Antlaşması'na Kırım Savaşı’nda fiilen yer almayan Prusya ve Avusturya da katıldılar. Bu antlaşma ile bir Avrupa devleti sayılan Osmanlı’nın Avrupa devlet hukukundan yararlanması ve topraklarının Avrupa’nın garantisine alınması kararlaştırıldı. Taraflar, savaş sırasında işgal ettikleri yerlerden çekileceklerdi. Islahat Fermanı Avrupa devletlerince göz önünde bulundurulacak, uygulanmasına karışılmayacak, Osmanlı’nın iç işlerine müdahale edilmeyecekti. Karadeniz ve Tuna uluslararası serbest sular haline getirilecekti. Osmanlı Devleti ve Rusya Karadeniz’de ordu ve donanma bulunduramayacak, savunma hatları oluşturamayacaktı. Boğazlar, bütün savaş gemilerine kapalı, ticaret gemilerine açık tutulacak, 1841 - Londra Sözleşmesi gereğince yönetilecekti. Bu antlaşma sonrasında parafe edilen bir protokolle İngiltere, Fransa ve Avusturya Osmanlı Devleti’nin üç büyük garantörü oldular.


Islahat Fermanı (1856)

Tanzimat Fermanı’nın tamamlayıcısı ve pekiştiricisidir. Yayınlanmasını hızlandıran etken, Kırım Savaşı sonrasında Avrupa devletlerinin tam desteğini sağlayabilme amacıdır. Henüz savaş sürerken böyle bir belgenin yayınlanması gündeme gelmiş, sonunda Fransa’nın ortaya koyduğu görüşler doğrultusunda bir ferman hazırlanmıştır. Islahat Fermanı’nın getirdiği başlıca esaslar şunlardır:
  • Müslüman olmayanlara (Gayr-i Müslimleri) küçük düşürücü sözler sarfedilmeyecektir.
  • Memur atamalarında din ve mezhep ayrımı yapılmayacaktır.
  • Hıristiyanlar için bedelli askerlik uygulaması getirilecektir.
  • Yabancı uyruklular da bedelini ödedikleri takdirde Osmanlı sınırları içinde mülk sahibi olabilecektir.
  • Mahkemelerde herkes kendi kutsal saydığı değerler üzerine yemin edebilecektir.
  • Gayr-i Müslimler kendi işlerini görebilecek kurumlar kurabilecektir.

I. Meşrutiyet’in İlanı (1876)

I. Meşrutiyet’in Önemi

1877 - 78 Osmanlı - Rus Savaşı (93 Harbi)

Savaşın temel nedeni, Rusya'nın Paris Antlaşması’nı çiğnemesidir. Savaş öncesinde Kutsal yerler sorunu, Kudüs kiliselerinin durumu gibi konulan bahane eden Rusya, Bâb-ı Alî’ye baskı yaparak kendisini Boğazlarda etkili kılacak bir antlaşma imzalatmaya çalıştı. Önerileri reddedilince de doğudan ve batıdan saldırdı. İngiltere ve Fransa siyasal birliklerini tamamlayarak sömürgecilik yarışına katılan Almanya ve İtalya'nın Avrupa’yı tehdit etmeleri nedeniyle Rusya’nın tutumuna karşı fiili bir harekette bulunmadılar.

Rus kuvvetlen Doğu’da Aziziye savunmaları ile durduruldu. Batı’da ise uzun süre dayanan Plevne’nin düşmesinden sonra hızla ilerleyerek Yeşilköy’e kadar geldiler. Bu savaşlarda Rusya'nın en büyük yardımcısı Rumenlerdi.

Ayestefanos (Yeşilköy) Antlaşması (1878)

Balkanlarda ilk büyük parçalanmalara neden olan antlaşmada Rus Pan - Slavizmi’nin zaferi sayılır.
Bu antlaşmaya göre;

  • Sırbistan ve Karadağ ’a bağımsızlık verildi.
  • Osmanlı Devleti, Romanya'nın bağımsızlığını tanımayı ve bu ülkeye savaş harcı ödemeyi kabul etti.
  • Görünüşte Osmanlılara bağlı, büyük bir Bulgar prensliği kurulacak, Osmanlı askerleri ve diğer görevliler Bulgaristan'dan ayrılacaklardı
  • Osmanlı Devleti 24 milyar kuruş savaş tazminatı ödeyecekti,
  • Tüm ortodoks kesimler; bu arada Ermemler üzerinde Rus koruyuculuğu kabul edildi.
  • Rus sınırları içinde katan Müslüman halk eğer isterse belirli bir süre içinde mallarını satarak göç edebilecekti.


Berlin Antlaşması (1178)

Ayestefanos Antlaşması büyük devletlerin işine gelmediğinden Berlin'de Alman birliğinin kurucusu Bismark başkanlığında bir kongre toplandı. XIX. yüzyılın bu son büyük kongresinde başlıca gündem maddesi Ayastefanos Antlaşması’nın büyük devletlerin çıkarlarına ters düşen maddelerinin değiştirilmesiydi. Kongre öncesinde Rusya, Almanya ile ortak bir politika izlemek için girişimlerde bulunmuşsa da başarılı olamadı.

Bir ay kadar süren görüşmeler sonunda şu kararlar alındı:

  • Bulgaristan üç parçaya bölünerek Doğu Rumeli bölümü özel bir yönetim uygulanması koşuluyla Osmanlı Devleti'ne bırakıldı. Bulgaristan toprakları, Balkanlarla Tuna arasına sıkıştırıldı. Özerk Bulgaristan, Osmanlı Devleti‘ne vergi ödeyecekti.
  • Bosna - Hersek'in yönetim ve denetimi geçici kaydıyla Avusturya'ya bırakıldı.
  • Doğu Beyazıt ve Eleşkirt dolayları Osmanlı Devleti’ne geri verildi.
  • Kars, Ardahan. Batum dolayları Rusya'da kaldı. Batum'un serbest liman olması kararlaştırıldı.
  • Kamdanız ve Boğazlar konusunda Paris Antlaşması'nda belirlenen esaslar kabul adildi.
  • Ermenilerin oturdukları yerlerde reform yapılması ve tam bir dini serbesti sağlanması kararlaştırıldı.
Diğer 10. Sınıf Ders Notları




25 comments:

  1. 10. sınıf öğrencisiyim. Çok faydalı oldu. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. bu tarih ders notlarına ihtiyacım vardı. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. 10. sınıflar için de üniversite hazırlık ve kpss için de çok iyi ders notları. Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet size katılıyorum kpss öğrencisiyim bu arada

      Sil
  4. Bu sene tarih dersini bu ders notlarıyla geçtim. Bunun için teşekkür ederim. Eminim bu ders notları benim gibi birçok öğrencinin de kurtarıcısı olmuştur.

    YanıtlaSil
  5. Mükemmel ders notları hocam teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  6. Bu ders notları işime yaradı. Teşekkürler :D

    YanıtlaSil
  7. Ben de kpss sınavına girmeyi düşünüyorum. Bu tarih ders notları işime yarar. Emeğiniz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  8. Arkadaşlar size bir sorum olacak. Bu ders notundaki konular ygs de mi çıkar yoksa lys de mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen çalış her ikisi için de lazım olur.

      Sil
    2. Tarih bir bütündür her iki sınavda da çıkabilir.

      Sil
    3. Ygs daha çok yorum ağırlıklı. Lys ise bilgi ağırlıklı buna göre çalışabilirsin.

      Sil
  9. Size ne kadar teşekkür etsem az. Tarih eksiklerimi gideriyorum. Bu ders notları çok işime yaradı.

    YanıtlaSil
  10. Diğer 10. Sınıf ders notlarını da eklerseniz güzel olur. Bu arada ders notları çok iyi.

    YanıtlaSil
  11. Gayet güzel ve açıklayıcı teşekkürler.

    YanıtlaSil
  12. 10. Sınıf öğrencisi değilim ama beğendim.

    YanıtlaSil
  13. İşinizi iyi yapıyorsunuz. Yazıyı çok beğendim.

    YanıtlaSil
  14. Tebrikler konuları iyi açıklamışsınız. Keşke biraz kısa olsaydı. Ama bu da iyidir.

    YanıtlaSil
  15. Sayenizde öğrendim konuyu. Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  16. Dağılma dönemini daha ayrıntılı anlatmanız lazım.

    YanıtlaSil
  17. 10. sınıf tarih konuları çok zevkli.

    YanıtlaSil
  18. Size ne kadar teşekkür etsem az. 10. sınıf tarih konularını çok iyi anlatıyorsunuz.

    YanıtlaSil
  19. 10. sınıf öğrencisiyim bu ders notları sayesinde tarih dersini anladım. Normalde tarihi hiç sevmem.

    YanıtlaSil
  20. çok güzel notlar işime yaradı

    YanıtlaSil