Hititler Ders Notları
Hititler, Hititler kimdir, Hititler hakkında bilgi, Hititler ders notları.
M.Ö. 2000
yıllarında doğudan Kafkaslar üzerinden Anadolu'ya gelerek Kızılırmak Havzasına
yerleştiler. Burada bölgenin yerli halkı Hattilerle kaynaşmışlar ve Hitit
uygarlığını kurmuşlardır.
Tarihçiler
daha Il. bin başlarında Asur ticaret kolonileri zamanında Orta Anadolu'ya gelip
M.Ö. 7. yüzyıllara kadar siyasi varlıklarını devam ettiren Hititlerin
tarihlerini üç kısma ayırmışlardır;
1. Eski
Krallık (M.Ö. 1800 - 1400)
2. Yeni
Krallık (M.Ö. 1400 - 1200)
3. Geç Hitit Kent Devletleri (M.Ö. 1200 - 700)
1.Hattuşili
zamanında Kargamış (Cerablus) ve Urfa gibi Güneydoğu Anadolu kentleri alındı.
Eski Krallık döneminde Hititler Ege Bölgesinden Fırat'a; Karadeniz'den
Suriye'ye kadar olan bölgeye egemen olmuşlardır. I. Murşili Halepi ele
geçirmiş, Babil 'i alarak Mezopotamya uygarlığı ile doğrudan temas kurulmuştur.
M.Ö. 15. ve
12. yy'lar Hititlerin karanlık çağı dır. Ülkede taht kavgaları ve ayaklanmalar
başlamıştır. Kuzey Suriye Mittanilerin eline geçmiştir. 15. yy. başlarında kral
olan Telepinuş veraset konusuna bir açıklık getirdiği gibi (kral ölünce yerine
büyük oğlu geçecektir.), ülkedeki kanunları toplatıp düzenli biçimde yazıya
geçirmiştir.
Şuppiliulluma zamanında Hitit Devleti Ön
Asya'nın en önemli güçlerinden biri haline geldi ve "Büyük Hitit
imparatorluğu" adını aldı. Kuzey Suriye'deki Mittanilere son verildi. Yeni
Devlet döneminin en önemli olayı Mısırlılarla Suriye toprakları yüzünden
yapılan Kadeş Savaşı 'dır.
İlk Çağda
Suriye; Mezopotamya, Mısır ve Anadolu arasında ticaret kervan yollarının
düğümlendiği, ekonomik ve askeri bakımdan büyük öneme sahipti. Bu nedenle
Suriye; Anadolu, Mezopotamya ve Mısır arasında tarih boyunca rekabet ve çatışma
alanı olmuştur. Hitit Kralı Muvatalli ile Mısır Firavunu Il. Ramses arasında
aralıklarla 16 yıl süren savaş M.Ö 1.280 tarihinde yapılan Kadeş Antlaşması ile
son bulmuştur. Savaşın görünüşteki sebebi, Kuzey Suriye'de bulunan Ammuru
Krallığı'nın Hititler tarafından ele geçirilmesiydi. Savaşın sonunda Kuzey
Suriye'nin Hititlerin elinde kalmış olması, savaşı Hititlerin kazandığını
göstermektedir.
Her iki
devlet için de doğuda beliren Asur tehlikesi iki tarafın anlaşmasında etkili
oldu.
Kadeş Antlaşması'na yöre;
- İki taraf birbirinin topraklarına saldırmayacak.
- Taraflardan birine, başka bir düşman saldıracak olursa, diğeri ona yardım edecekti.
- Hititler doğuda giderek güçlenen Asurlularla (Asurlular Mittani Devletini yıkarak Hititlerle sınır komşusu olmuştu.) ve kuzeyde zaman zaman isyan eden Gaşkalarla (Kastamonu yöresinde) savaşmak zorunda kalmışlardır. Bu sebeple Batı Anadolu'daki Hitit hakimiyeti zayıflamıştır.
Hititler |
Hitit
Devleti M.Ö. 1200 yıllarında batıdan gelen Ege Göçleri (Deniz Kavimleri Göçü)
ile sarsılmış, Kuzeyden gelen Gaşkaların saldırısı ve ardından Frigler Hitit
Devleti'ne son verdiler. Hititlerin bir kısmı Torosların güneyinde, Güneydoğu Anadolu
ve Kuzey Suriye'de yerleşerek şehir devletleri halinde yaşadılar. "Geç
Hitit Şehir Devletleri Dönemi" denen bu sürede Malatya, Kargarmış, Maraş,
Sakçagözü başlıca şehir devletleri olarak öne çıkmışlardır. Bu şehir devletleri
M.Ö 700 yıllarında Asurlular tarafından ortadan kaldırılmıştır.
Hititlerde Devlet Yönetimi
Hitit
Devleti, başlangıçta feodal beyliklerden (krallık = prenslik) oluşan bir
federasyon idi. Bu krallıkların başlıcaları Arzava (Güneybatı Ana-dolu-Antalya
yöresi), Kizzuvatna (Çukurova), Gaşka (Kastamonu civarı), Hayasa (Doğu Anadolu,
Erzurum, Erzincan civarı) ve Amurru, Halep ve Kargamış gibi Kuzey Suriye
krallıklarıdır. Bu devletlerin başındakilere "küçük kral" deniyordu.
Kral, "Labama" ünvanını taşıyordu.
Hitit
Devleti güçlenince prensliklere son verilerek merkezden valiler atanmış ve
merkezi otorite güçlendirilmiştir. Başkentleri Çorum yakınlarına bulunan
Hattuşaştır. (Boğazköy). Kurucuları 1. Labarna’dır. Sonraki krallar da
"Labarna’’ ünvanını kullanmışlardır.
Devlet
yönetiminin başındaki aynı zamanda başkomutan, başyargıç ve başrahipti. Kralın
yetkileri soylulardan oluşan denilen tarafından sınırlandırılmıştı. Bu meclisin
kralı da yargıladığı olurdu. Ancak, güçlü krallar zamanında Pankuş Meclisi'nin
fonksiyonu azalmış, bir tür danışma meclisi niteliğine dönüşmüştür.
Hitit
krallarının ülke meselelerini adını taşıyan bir mecliste karara bağlamaları
uygulaması dünyada ilk defa Hattuşaş'ta olmuştur. Bu nedenle Hitit Devleti
dünyanın ilk meşruti krallığı olarak kabul edilmektedir.
"Tavananna"
ünvanıyla anılan kraliçe, devlet işlerinde kraldan sonra en yetkili kişiydi.
Hititlerde Ordu
Hititlerde
daimi (sürekli) bir ordu yoktu. Eli silah tutan tüm erkekler asker sayılırdı.
Hitit ordusu savaş arabaları ve piyade (yaya) olmak üzere başlıca iki sınıftan
oluşmaktaydı. Henüz süvari sınıfı oluşmamıştı. Attan sadece savaş arabalarını
çekmekte faydalanılıyordu. Savaş arabaları, en hafif ağaçtan imal edildiği ve
çift at da koşulduğu için çok süratli ve kolay sevkedilebiliyordu. Arabalarda
bir sürücü ve iki savaşçı bulunuyordu. Bu askerlerin silahı ok ve yay,
piyadelerin silahı ise mızrak ve kalkandı. İhtiyaç halinde de bağlı
devletlerden de asker toplanıyordu.
Hititler |
Hititlerde Sosyal ve iktisadi Hayat
Hititlerde
halk; soylular , rahipler , hürler ve köleler olmak üzere sınıflara
ayrılıyordu. En yüksek sınıfı kral ailesine mensup olan soylular oluşturmaktaydı.
Halkın çoğunluğu ise köylüler, sanatçılar, tüccarlar ve devlet görevlilerinin
oluşturduğu hürlerden meydana gelmekteydi. Köleler sosyal tabakanın en alt
grubundaydılar. Ancak hür insanlar gibi bunların da mülkiyet hakları vardı.
Hatta köleler bedel ödeyip hürriyetine kavuşabiliyor, maddi güce sahip
oldukları takdirde hür kadınlarla evlenebiliyorlardı. Hititlerde rahipler
ayrıcalıklı bir sınıftı. Hititlerde ataerkil (Pederşahi = baba hakimiyeti) bir
aile yapısı vardı.
Hitit
Devleti'nin ekonomisi, Anadolu'nun coğrafi şartları gereği tarım ve
hayvancılığa dayanıyordu. Halkın önemli bir kısmı ziraatle uğraşmaktaydı. Tarla
ziraatı yanında bağcılık ve meyvecilik de ileri bir seviyede idi.
Hitit
ekonomisinin önemli bir gelir kaynağı yeraltı zenginlikleri idi. Anadolu
toprakları özellikle bakır, gümüş ve demir madenleri bakımından zengindi ve
Hititler bu madenleri işliyorlardı.
Ticaret,
Asur kolonileri çağında olduğu gibi hareketli değildi. Hititliler yabancı
tüccarların ülkelerinde ticaret yapmalarına izin vermiyorlardı.
Bu nedenle
dış ticaret büyük ölçüde duraklamıştı. Ticari ilişkilerde, para olmadığı için
para yerine gümüş külçeler kullanılıyor ve mal mübadelesi değiş tokuş
yapılıyordu. Kalayı Asurlulardan ithal ediyorlardı Alınan vergiler kentin belli
yörelerindeki mühürlü evlerde toplanırdı. Topraklar tanrının kabul ediliyordu.
Hititlerin dili Hint - Avrupa dil grubuna girer.
Hititler iki
tür yazı kullanmışlardır. Çivi yazısı ve Hiyeroglif yazı. Çivi yazısını Asurlu
tüccarlardan öğrenmişlerdir. Kendi geliştirdikleri hiyeroglif (resim yazısı)
yazısını da kullanmışlardır. Bu yazıyı daha çok taş ve kaya anıtlar üzerinde,
bir de mühürlerde kullanmışlardır. Başkent Hattuşaş'ta binlerce çivi yazılı
belge ele geçmiştir. Hititler her yılın olaylarını anallara (yıllık)
kaydetmişlerdir.
Dini
ağırlıklı olan Hitit edebiyatı üzerinde Mezopotamya ve Hurri kültürü etkili
olmuştur. Mezopotamya'ya (Sümerlere) ait Gılgamış Destanı Hititçeye
çevrilmiştir. Kumarbi Destanı, Yaradılış Destanı Hititlere ait önemli edebi
eserlerdir.
Hititlerin
dini çok tanrılı idi Hitit ülkesine "Bin tanrı ili" deniliyordu.
Hattuşaş yakınlarındaki tapınakta 80 tanrı tasvirine rastlanmıştır. Hititler
sadece kendi tanrılarına değil, Anadolu'da ve komşu ülkelerdeki diğer toplumların
tanrılarına da tapmışlardır. Güneş, ateş, aşk, deniz ve bereket tanrıları
vardı. Hititlerde tapınmanın birinci şartı temizlikti Tanrıların evi sayılan
tapınağa girebilmek, dua edebilmek, kurban sunabilmek için temiz yiyecek içecek
sunarlardı. Tanrıların insanlardan tek farkı ölümsüz olmalarıydı. Ölümle
birlikte hayatın bittiğine inanan Hititler ölülerini yakar, küllerini
saklarlardı. Mezar yapımına önem vermemişlerdir. Ancak, krallar ölduktan sonra
tanrılaştırılıyordu.
Hititlerin
sanatında daha çok dini etki görülür (Bu anlayış, Eskiçağ doğu toplumlarında
yaygındır). Hitit sanatı Mezopotamya, Hurri, Mittani ve Mısır sanatının
etkisiyle gelişmiştir. Alacahöyük ve Boğazköy kapı sfenksleri Mısır etkisinin
açık bir göstergesidir. Hititlere ait kaya abideleri (Hattuşaş çevresinde
Yazılıkaya ivriz kabartmaları) Ankara Haymana arasında Gavurkale, Erciyes Dağı
yakınlarında Hanyeri, İzmir'deki Karabel Abidesi Manisa'da Sıpylos Dağı'ndaki,
Adana Seyhan kıyısındaki Sirkeli, Beyşehir yakınlarında Eflatunpinar Kaya
Abideleri Hitit sanatını yansıtır. Buradaki tasvirler genellikle dini törenlerle
ilgilidir. Hititlerin damga mühürleri üzerinde de tasvirler vardır. Boğazköy ve
Alacahöyük'te Hititlere ait boğa, arslan, geyik gibi bronz, bakır ve altından
heykelcikler bulunmuştur.
Tesekkur ederim cok yardimci oldunuz
YanıtlaSil